2000 li yılların başında Ortaca Belediyesinin Ekin Gazetesinde “Nasreddin Hoca Ve Biz” adlı köşemde yazmaya başladığımda Hoca hakkında kim ne demiş, ne yazmış ve Nasreddin Hoca neler demiş araştırma yapmıştım. Bu araştırmalarımda Hoca’nın hanımı ile bir tartışması var, o hikayeyi okuduktan sonra ben de her konuşmam da İNŞALLAH demeye başladım.

AÇ KAPIYI HATUN İNŞALLAH BEN GELDİM

Nasreddin Hoca, hanımına der ki: “Hatun yarın yağmur yağarsa ormana gidip odun keseceğim, hava güneşli olursa da tarlaya gidip çalışacağım. Hanımı da Hoca’ya: “İnşa Allah de herif, İnşa Allah de…” Öfkelenen Hoca, “Bu işin başka türlüsü yok” diyerek tepki gösterir.

Ertesi günü hava yağışlıdır, Hoca elinde balta ormana gider. O esnada sipahiler gelir, bir köye nasıl gideceklerini sorarlar. Askerlere aldırış etmeyen Hoca yoluna devam eder.

Hoca’nın bu kayıtsızlığına kızan sipahiler Nasreddin Hoca önde, onlar arkada o köye ulaşır. Gecenin karanlığında askerlerin elinden kaçarak kurtulan Hoca, sabaha doğru evine gelir ve kapıya vurur. Hanımı: “Kim o” diye bağırınca, Nasreddin Hoca, şöyle der:

“AÇ KAPIYI HATUN, İNŞALLAH BEN GELDİM.”

NURHANİ

17 yaşında iken sıcak bir Temmuz günü dut ağacının altında uyur. Rüyasında susar ve annesinden su ister. Annesi su almaya gittiğinde çok güzel bir kız elinde su dolu bir tasla gelir ve der ki:

-Al muhannet (insafsız) al da iç, sen olsan vermezdin!..

Nurhani uyanır, bakar ki ne su dolu tas var, ne de o güzel kız.

“Aşk badesi içtim” diyen Nurhani eline sazı alır ve tam 7 yıl rüyasındaki kızı arar. Bir gün yolu İstanbul’a düşer ve Karslı bir hemşerisi ile sohbette iken Galata Köprüsü açılır, Nurhani denize düşer. Balıkçı sandalları kurtarır, elinde sazı bakın ne der:

“İstanbul’da geldik bir an biz göz göze

Sohbet eder iken biz kendimize

Nasıl da düştüm Galata’dan denize

Dalga aldı yüze yüze yoruldum…”

Elinden aşk badesi içtiğine inandığı rüyasında gördüğü o kızı tam 7 yıl arayıp da bulamayan Aşık Nurhani, elinde sazı geriye memleketi Kars Kağızman’a döner ve şöyle der:

“Nurhani’yim çalmaz sazım

Zalım dosta geçmez nazım

Neyim kaldı bir enkazım

Düşe kalka çuldan oldum…”

Dip Not:

1-Aşık Nurhani mahlaslı Kağızmanlı Halk Ozanımızın adı Yaşar Kırlı’dır.

2-Yaşar Kırlı emniyetten emekli olup, halen Kağızman’da yaşamaktadır.

3-Ben bu hikayeyi daha önce duymuştum, telefonla arayıp bir de Nurhani ustanın ağzından dinledim.