Eğitimcilere yönelik “Şiddeti Önleme Kanunu” çıkarılmalı, eğitim çalışanlarının güvenlik içinde çalışması yasal koruma altına alınmalıdır.

Eğitimde şiddet her geçen gün daha da büyüyen ve engelleyemediğimiz bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğretmenlerin yıllar içinde toplumdaki statülerini kaybetmesiyle artış gösteren şiddet olaylarına her fırsatta dikkat çeksek de ne yazık ki hala bir önlem alınmamıştır. Yeni eğitim-öğretim yılı umutla başlarken, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet haberlerine tanık olup, umutsuzluğa gark edilmek istemiyoruz. Dolayısıyla eğitim çalışanlarının saygınlığını artırmak hayat memat meselesidir. Milli Eğitim Bakanlığı eğitim çalışanlarının kaybettikleri itibarlarını geri kazandırmak için çalışma başlatmalı, siyasiler söylemlerinde eğitim çalışanlarını tahkir eden değil, yücelten bir dil kullanmalı, kamu spotlarında eğitimcilerin öğrencilerimiz, geleceğimiz için önemi anlatılmalıdır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nda eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmeli, eğitimcilere yönelik “Şiddeti Önleme Kanunu” çıkarılmalı, eğitim çalışanlarının güvenlik içinde çalışması yasal koruma altına alınmalıdır. Sendikamızın teklif ettiği gibi eğitim çalışanlarına şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın fail hakkında kamu davası açılmalı ve en ağır cezai müeyyideler uygulanmalıdır. Okullarda güvenliğin imece usulüyle sağlandığını, nöbetçi öğretmelerin güvenlik görevlisine dönüştüğünü göz önüne aldığımızda bu yasanın gerekliliği daha iyi anlaşılmaktadır.

Okullaşma oranlarında yüzde 100 hedefine ulaşılmalıdır.

Okullaşma oranları MEB istatistiklerine göre 2017-2018 eğitim-öğretim yılında okul öncesinde 5 yaş grubunda yüzde 66,88, ilkokulda yüzde 91,54, ortaokulda yüzde 94,47, ortaöğretimde ise yüzde 83,58’dir. İlkokulda okullaşma oranlarında 2013-2014 eğitim-öğretim yılına göre ciddi bir azalma vardır. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında ilkokulda okullaşma oranı yüzde 99,57 iken, devam eden yıllarda düşüş göstermiştir. Okullaşma oranları ilkokulda 2014-2015 eğitim-öğretim yılında 96,30,

2015-2016 eğitim-öğretim yılında 94,87, 2016-2017 yılında yüzde 91,16 olmuştur. 2017-2018 eğitim-öğretim yılında ise ilkokulda okullaşma oranı yüzde 91,54’e yükselmiştir. Ülkemizin eğitimde öncelikli hedeflerinden birisi okullaşma oranlarını yüzde 100 düzeyine ulaştırmak olmalıdır. Ayrıca derslik açığı tamamen giderilmelidir. Bilindiği gibi MEB’in 2019 yılı sonuna kadar tekli eğitime geçme hedefi vardı. Ancak son yapılan LGS’nin de ardından bu hedefin mümkün olamayacağı ortaya çıktı. Zira yerleştirmelerde mağduriyet oluşmaması için okulların kontenjanları artırıldı ve dolayısıyla bir kısım okullar ikili eğitime döndü. MEB’in en kısa sürede derslik açığını kapatması ve tüm okullarımızı tekli eğitime dönüştürmesi çok önemlidir. Öte yandan MEB istatistiklerine göre, ilkokul ve ortaokulda derslik başına düşen öğrenci sayısı 24, ortaöğretimde 21’dir. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ilkokulda ve ortaokulda İstanbul ile Diyarbakır’da 30, Bursa, Mardin ve Van’da 28, Hakkari ve Şırnak’ta 31, Gaziantep’te 32, Şanlıurfa’da 34’tür. Derslik başına düşen öğrenci sayısı ortaöğretimde İstanbul, Kocaeli, Düzce, Hatay, Iğdır, Batman, Osmaniye ve Adıyaman’da 23, Sakarya’da 24, Gaziantep, Van, Kahramanmaraş ve Diyarbakır’da 25, Hakkari’de 29’dur. Bu rakamlardan da görüleceği üzere bölgeler arası eşitsizlikler dikkate alınmalı, özellikle Büyükşehirler ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan derslik açığına çözüm bulunmalıdır.

Zorunlu Hizmet Tazminatı uygulaması mutlaka hayata geçirilmelidir.

Vizyon Belgesi’nde de yer alan bu uygulama ile birlikte mahrumiyet bölgelerindeki öğretmen açığı kapatılabileceği gibi, öğretmenlerimizin o bölgelerde gönüllü olarak çalışmalarını da sağlayabiliriz. Bu uygulama hayata geçirilince sözleşmeli öğretmen istihdamına da gerek kalmayacaktır. Çünkü hatırlanacağı üzere sözleşmeli öğretmenlik mahrumiyet bölgelerinde öğretmen tutabilmek amacıyla getirilmişti.

Sendikamız ek gösterge sözünün yerine getirilmesini talep etmektedir.

Ek gösterge, devletin en başında yer alan Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözüne karşın 1 yılı aşkın süredir hayata geçirilmemiştir. Son olarak Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nda da 3600 ek gösterge artışları görüşmeye açılmamıştır. Sendikamız konuyla ilgili çalışmaların bir an önce TBMM gündemine getirilmesini, ayrıca tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerinin güncellenerek, ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmetler grubunun ek göstergeden yararlandırılmasını talep etmektedir.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yeni eğitim-öğretim yılında hayata geçirilmesi en büyük beklentilerimizdendir. Öğretmenlerin 657 sayılı DMK’dan doğan iş güvencesi ile kazanılmış haklarını geriye götürmeyecek bir kanunun kamuoyuna açıklanması eğitimimizin geleceği açısından büyük öneme sahiptir. Öğretmenliğin mesleki statüsü sağlam bir zemine kavuşturulmalı, öğretmenlik herkesin “Ben de yapabilirim” diyebileceği bir meslek olmaktan çıkarılmalıdır. Sözleşmeli öğretmenliğin kaldırılması, mahrumiyet bölgelerinde görev yapanlara teşvik uygulaması getirilmesi, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet ile ilgili tedbir alınması, öğretmen atamalarında uygulanan mülakatın kaldırılması kanunda mutlaka yer almalıdır. Ayrıca kanunda kariyer basamaklarına yer verilmeli, sınav olmaksızın 10 yılını dolduran öğretmenlere uzman, 20 yılını dolduran öğretmenlere başöğretmen unvanı verilmelidir.