Evet, bu konular hassas konular. İleri sürülenler tarihsel gerçeklere rağmen görmezden gelinmeye çalışılırsa, yanlışa düşülmesi kaçınılmazdır. Eğer var olan duymazdan gelinirse hata yapılmış olunur. Doğru bir karşı görüş karşısında susma, kişiyi es geçme ve yok sayma gibi olumsuz tavırlara yönelinmediği sürece, kısmen de olsa denge sağlanmış olacaktır. Bu savaşın gerçekleştiği yerle ilgili bir görüşe taraftar olmak bir seviyeye kadar doğal karşılanabilir. Kişi, daha sonradan önceki görüşünü değiştirebilir ve yanlıştan dönebilir. Ancak tarih bir bilim olduğuna göre, bu alanda aranması gereken konulara tarih bilimcisi tarafsız olma zorundadır. Kişilerin bu konuda bir görüşe taraf olması ile, tarih bilimcisinin bilimsel tavrı bir olamaz. Ancak ne yazık ki birçok kişi bu savaşın yeri konusunda bir yere tarafını baştan belirliyor ve ona göre tavır sergiliyor. Bu konu da savaş yeriyle ilgili tarafgirlik bilimciyi bağladığı gibi kişiyi de bağlar. Elbet kişileri de yanlışa götürmesi olasıdır. O halde kişiler tarafgir olsa bile doğrusunu öğrendiğinde, yanlışından dönmeyi bilmelidir. Ancak böyle bir tavrı kimse sergilemiyor. Myriokephalon Savaşı’nın gerçekleştiği yer konusunda sürdürülen çalışmaların tamamı, taraf olunan bu savaşın gerçekleştiği görüş üzerinden sürdürülüyor. Aslında konu madem bilimsel bir konuysa, önceden kabul edilirlik olmamalı. Ne yazık ki bu konuyla uğraş veren herkes, baştan kabul ettiği ve taraf olduğu görüşü kanıtlama yolunu izliyor. Zaten bu tutum, Myriokephalon Savaşı’nın gerçekleştiği yerin yıldan yıla sayıca artmasına sebep oluyor ve teke ineceği yerde daha da artıyor. Burada asıl iş tarihçilere düşüyor. Hiçbir görüşe taraf olmadan, tarih biliminin gösterdiği yolda ilerlemesi gerekiyor. Sanırım bunca yıldır bu konuda ilerleme sağlanamayışının önemli sebeplerinden biri de bu.

Sizin de anlattığına göre Denizli, Isparta ve Konya bu savaşın kendi topraklarını iddia ediyor. Sizce bu savaşın sahiplenilmesi anlamında olumlu bir davranış değil mi?

Elbette olumlu. Anadolu Türk tarihinde Myriokephalon Savaşı önemli bir yerde. Bu illerin genel değerlendirmeden ayrı olarak, bu savaşın kendi il ve ilçe sınırları içinde olduğunu kanıtlama yarışındalar. Bunun sebebi, elbette bu savaşın Türk tarihindeki önemi. Örneğin Gelendost’ta Myriokephalon Savaşı ile ilgili bir filmin çevrilmesi ve sonrasında gösterime girmesi elbette hem ülkemizde hem de yurtdışında ilgiyle karşılanacak ve gündeme gelmesi sağlanacaktır. Çivrilliler olarak bizler de bu savaşın gerçekleştiği yere sahip olma iddiasıyla uğraş veriyoruz. Bize göre bu tarihi zenginlik bir bütün. Şimdilik Çivril, bu savaşın yeri konusunda sağlam adımlarla ilerliyor. Bizlerin sayesinde bu adımlar 1990’lı yıllardan bu yana savaş yeri konusunda farklı görüşlere taraftar olunsa da önemli ilerleme sağlanıyor. En azından bunu kendine dert edinen kişilerle bu arayışta bizler de varız diyebiliyoruz. Elbet az sayıda olmamız önemli değil, sürekliliği önemli.

Sizin Çivrilli emekli bir öğretmen olarak bu savaşın, yani Myriokephalon Savaşı’nın gerçekleştiği yerin Düzbel Geçidi görüşüne tarafsınız. Size göre bu görüşün kanıtlanması için sağlam tarihsel veriler var mı?

Konuyla ilgili her görüş taraftarı kendi yerleriyle ilgili kanıtlarının olduğunu ileri sürüyor. Kimi görüşlerde de o yıllara ait tarihsel yayınlardan bilgiler aktarılıyor. Zaten ileri sürülen bu bilgiler konuyu karmaşık hale getiriyor. Ancak bir tarihi yayında yer alan bilgilerle diğer bilgiler birbiri ile çelişiyor. İşte bu çelişki aşılamıyor. Haklı olarak benim bu söylemime itiraz edilecek. Düzbel Geçidi’nin Myriokephalon Savaşı’nın gerçekleştiği yer olduğunu destekleyen tarihsel gerçekler var. Bunlardan en önemlisi Niketas Khoniates’in ilgili eseri. Her ne kadar bu konuda itirazlar olsa da, Bizans ordusunun Dinar’dan Homa’ya ve oradan da geçide girmesi. Elbette başka tarihsel gerçekler de var. Aslında önemli olan bu tarihsel yayınlardaki bilgilerin doğru biçimde değerlendirilmesi

Size son bir sorumuz olacak, Myriokephalon Savaşı’nın yerini konu alan bir kitap çalışması olduğunu daha önceki yazılarınızda konu ettiniz. Bu savaşın yerinin araştırılması konusunda önemli bir katkı sağlamasını bekliyor musunuz?

Gerçekten en son sorduğunuz bu soru, en zoru. Çünkü beklentimle olacak olan çok farklı gelişecek. İşin açığı, yakın yıllarda önemli bir etki olacağını beklemiyorum. Belki Çivril’den de konuya ilgili genel okur, kitabımı okuduğunda olumlu karşılayacaktır. Henüz basımı gerçekleşmeyen bir kitabım için niyet okuma zor. Ama yıllarca çaba harcadığım bu kitabımın sonrasındaki gelecek yıllarda konuya tarafsız yaklaşanlarca önemseneceğini umut ediyorum.