Çivril, Myriokephalon Savaşı’nın nerede gerçekleştiğiyle ilgili yer arama çalışmalarının neresinde?

Bölüm 3

Myriokephalon Savaşı’nın nerede gerçekleşmiş olduğunun tarihi hayli eski. Yaklaşık 1860’lı yıllarda İngiliz arkeolog W. M. Ramsay, Düzbel geçidi görüşünü ortaya atıyor ve bu geçidin adının Kle’asura olduğu bilgisini veriyor. Ancak daha sonra Düzbel geçidi görüşünü değiştiriyor. 1940’lı yıllarda da Feridun Dirimtekin “Konya ve Düzbel” adı eseriyle bu görüşe destek veriyor. Daha sonra çeşitli tarihlerde diğer görüşler ileri sürülüyor. Isparta- Gelendost, Isparta- Sultandağları, Isparta- Eğirdir Yenice köprüsü çevresi, Isparta- Uluborlu, Afyonkarahisar Karamıkbeli, Konya Bağırsak boğazı gibi daha başka yerlerde de Myriokephalon Savaşı’nın gerçekleştiği yer aranıyor. İlçemizde de 1860’lı yıllardan bu yana Düzbel geçidinin adı geçmekte iken, yaklaşık 1983’lü yıllarda Kûfi Çayı boğazı görüşü gündeme geliyor.

Çivril ne yazık ki savaşın yeri konusunda var olan görüşleri savunmada geri kaldı. Bunun birçok nedeni var. Bu nedenleri sıralarken çok gerilerde kaldığı için kişiselleştirmeyeceğim. Çünkü dün olduğu gibi bu gün de Düzbel görüşüne taraftarım. Her ne kadar sağlık problemleri sebebiyle kitabımın basımı gecikmiş olsa da, yaklaşık 30 yıllık birikimimi ilgilenen okurlarla paylaşacağım. Konu Çivril’in bu konuda geri kaldığı olunca, en başta şimdilik iki görüşün olması. ‘Çivril’e getirmek ‘ yetmiyor. Çivril’e getirebildikse geldiği yerin Kûfi Çayı Boğazı mı, Düzbel geçidi mi olduğunun ayrımına varmak gerekiyor. En azından varsayım ölçüsünde bile olsa teke indirilmelidir. Bunu da belirleyecek var olan tarihsel gerçekler. Bizans ordusunun savaş yerine geldiği yollar, Khoma (Homa)’dan sonra geçide girdiği yer ve bu geçit içinde yıkık Myriokephalon kalesinin hangi geçit içinde geçildiği belli. Aslında var olan tarihsel gerçekleri beraberce ortaya koyalım. Kûfi Çayı Boğazı ise bu boğaz, Düzbel geçidi ise bu geçit artık ortak karara varalım ve tek bir görüşe indirelim. Diğer illerin görüşlerine karşı tek ve tarihsel gerçeklere en doğru olanla ortaya çıkalım. Bunu biz yapmaz isek, tarihi gerçekler yapacak ve bu durumda da yaklaşık 30 yıldır sürdürülen çabaların boş olduğu anlaşılacak.

Geçtiğimiz yaz ayında yine Genç Çivril gazetesinde bana ayrılan bu köşeden bölümler halinde bu konularla ilgili yazılar yazdım. En son yazdığım yazının başlığı “Myriokephalon Savaşı’nın Gerçekleştiği Yer Kûfi Çayı Boğazı Olamaz” idi. Burada her hafta görüş ve önerilerimle beraber sorular sordum. Soruların içeriği Kûfi Çayı Boğazı’nın bu savaşın yeri olamayacağı yönündeydi.

Sayın Belediye Başkanı Niyazi Vural ilgili konuşmasında “Çivril’de uluslar arası Miryokefalon Sempozyumu Dünyada ve yerelde bu işe ilgi duyan herkesi buraya davet edeceğiz. Bunun neticesinde Çivril’de bu savaşın olduğunu memleketin dört bir yanına yaymış olacağız.” Diyor. En azından ilgili konuda konuşması gazetelere bu şekilde yansıdı. İlçemizde ‘Myriokephalon Savaşı’nın Yeri’ konusunda güçlü bir sempozyum düzenlenmesine gerçekten çok ihtiyaç vardır. Her ne kadar Myriokephalon Savaşı konusunda paneller, toplantılar düzenlense de ülkemizdeki üniversitelerden konuyla ilgili akademisyenlerin, konuya ilgi duyanların bildiriler sunması ve sonucunda daha güçlü varsayımlar üretilmesi Çivril’i daha güçlü kılacaktır. Isparta bu çapta sık sık sempozyumlar düzenliyor. Geçtiğimiz yıl Ankara’da Türk Tarih Kurumu böyle güçlü bir çalıştay gerçekleştirdi. Sağlık yönünden rahatsızlığım nedeniyle bu çalıştaya katılamadım. Ancak ilçemiz üniversite bazında orada temsil edilebilsin diye Pamukkale Üniversitesi’nden Sayın Prof. Dr. Yusuf Kılıç’ı çalıştaya dört beş gün

kalasıya çalıştay düzenleme kuruluna önerdim. Böylece Çivril’in adı o çalıştayda da güçlü biçimde duyuldu.

Gelecek yıl veya daha yakın yıllarda neredeyse tüm üniversitelerin katılacağı, gerekirse Ankara TTK’nın veya Kültür Bakanlığı’nın bilimsel himayelerinde güçlü bir sempozyuma şiddetle ihtiyaç vardır. Özellikle üniversitelerin katılımı konusunda hassas davranılmalı ve prosedür itibarıyla her üniversitenin eşit katılımı sağlanmalıdır. Çivril başka konularda geçtiğimiz yıllarda “Çivril’in Dünü Bu güne Yarını” konulu böyle güçlü bir etkinlik düzenledi. Çivril’den bizler de hem konuşmacı olarak sempozyumun düzenleme kurulunda yer aldık. Daha sonradan bu sempozyum konuları genişçe bir kitapta yer aldı ve kalıcılığı sağlandı. Şimdiden genel duyurusunu yaptığı bu kültürel çabada Çivril Belediyesi başkanına kolaylıklar diliyorum. Gerçekten çok yararlı bir çalışma olacak