Geçen gün bir arkadaşımın yanına uğradığımda derdini anlattı. Kardeşi annesine ait tapuyu üstüne geçirmiş ve bu yüzden araları bozulmuş ve hatta küs olup konuşmaz olmuşlar.

Tanıdığım o kadar çok insan var bu yüzden küs kalıp küs ölüyorlar…

Tarla, arazi bağ bahçe kısaca taşınmaz mülkiyetler şahsa değil de devlete olsa miras kaçırma olayları olmadığı gibi bundan doğan küslükler de olmazdı. Her şey ne kadar güzel olurdu her şey devlete ait olsa.

Düşüncelerimi insanlara anlattığımda, paylaşımda bulunduğumda diyorlar ki, “Sen komünist misin?” Oysa biz bir zamanlar komünizme karşı idik.

Ovacık ilçesinde komünist bir adam başkan olduğunda marka yapması ve tüm dünyaya tanıtması o kadar çok ilgimi çekmişti de dahası hoşuma da gitmişti. Biraz da merak ettim halk komünist bir adamı nasıl başkan seçti diye.

Başkan Maçoğlu tam 16 yıl sağlık memuru olarak görev yapmış. Bu 16 yıl içinde her hasta ile ilgilenmiş haplarını içip içmediklerini takip etmiş, iğnelerini yapmış. Gereken ne varsa ilgilenmiş ve yerine getirmiş. Başkan olduktan sonra ki icraatları zaten ortada…

Başkan olduğu yeri, yöreyi marka yapan bir adam her başkanlığa başkan olarak lazım, diye düşündüm yaptıklarından sonra…

Komünist sistemin güzel yanlarını seviyorum. Ben öteden beri her şey devletin olmalı diye düşünmekteyim. Öyle bir devlet ki, vatandaşının ihtiyaçlarını karşılayarak kimseye muhtaç bırakmayacak. İşte böyle bir devlet, sistemin adı ne olursa olsun. Yeter ki özel mülkiyet olmasın, miras kavgaları, küslükleri çatışma ve öldürmeleri olmasın, önlensin.

Daha güzel bir dünyada yaşayabilme umudu ile…