Yeni yılın ilk günü bugün. Gazetede ki yazımı hep birkaç gün öncesinden hazırlıyorum. Hafta içi yoğun oluyor zira. Öncelikle, yeni yılda hepimizin sağlıklı, mutlu ve huzur içinde, sevdiklerimizle beraber güzel günlerde yaşamasını dilerim. Ekonomi üzerine yazdıklarımın pek okunmadığı söylendi gene! Evvelki hafta yazdığım, başımdan geçmiş trafik kazasının anlatıldığı yazıysa, belki de bir hikaye duruluğunda daha okunmuş. Demek hikayeler ya da “masallar” daha bir ilgi çekici.

Masal deyince, benim aklıma hep siyasetçilerin “vaatleri” gelir. Gazetenin geçen sayısında, benim yazımın yayınlandığı sayfanın solunda Çivril AKP ilçe başkanıyla yapılmış bir röportaj vardı. Okudum. Şu an ana hatlarıyla hatırladığım konular; Doğalgaz, Işıklı millet bahçesi, Dinar yolu, yeni yapılması düşünülen Adliye binası, Ovada ki basınçlı su projesi, Cezaevi, Üniversiteye ilave edilecek dört yıllık bölümlere pandemi engeli. Röportaj bu vaatleri anlatıyor. Teşekkür etmek gerek, yıllardır dile getirilen bu projelerin hangi aşamalarda olduğunu bizlere açıklamış. Merak ettim, önce 2014 Belediye seçimlerinde Dr. Gürcan beyin Sayın Osman Zolan la beraber hazırladıkları seçim kitapçığına da baktım. Hem bu vaatler var, hem de örneğin organize sanayi gibi daha onlarca başka vaat! Gerçekleşmiş olanların sayısı, hatırı sayılır düzeyde ama. Sonra 2019 seçimlerinde Niyazi beyin seçim kitapçığına baktım. Değişen fazla bir şey yok, aynı konular.5 yıl geçen dönemi ve neredeyse 3 yıl da bu dönemi katalım, 8 yılda hala aynı sorunlarla uğraşılıyor. Bu vaatlerin her biri için, yaşanılan süreçte, sayfalar dolusu yorum yapılabilinir. Eleştiriler, eksiklikler, yanlışlar ortaya konabilinir.

Ayağı yere basmayan çeşitli projeler “masal” güzelliğinde halka sunulur. Seçimler kazanılır, beldenin bir 5 yılı daha heba edilebilinir. Çivril olarak ne kazanırız? Honaz, Acıpayam bundan böyle Denizli’nin geleceğinde nüfus ve ekonomik güç olarak bizi geçecek. Devasa ovamızda, tarımsal ekonomik gücümüzü, hayvancılık potansiyelimizi(ortaya çıkmamış) değerlendiremediğimiz ve organize tarım sanayi kuramadığımız sürece, bu yarışta geri kalmaz mıyız?

Yapılması gereken, ülke de yaratılmış “yapay düşmanlıkların” etkisinde kalmadan belde halkı olarak bir araya gelebilmektir. Belli ki yukarıda verilen “vaatler” siyasetin gücüyle çözülecek. Bu güç, Çivril’ in ortak çıkarları için, itişip kalkışarak değil, karşılıklı saygı ortamında konuları enine boyuna tartışıp, uzlaşılan bir ortak metinle siyasi iktidarın karşısına çıkıp, bunu talep edebilmededir. Belde’nin tüm kurumları böylesi bir anlayışı benimserse, güven verici, farklı gördüklerini ötelemeyen bir yaklaşımı sağlarlarsa, Çivril geleceği için Ankara’nın yatırım yapmaya mecbur kalacağı bir ilçe olur.

Çivril için, partiler böylesi bir yaklaşımı benimsemez, içten olmazlarsa daha ne “masallar” dinlenir, anlatılır.

Biat etmeyen, ne, neden, niçin diye sorgulayan, hakkını arayan bir toplum olmakta geç kaldık. Fikir sahibi olmak için “bilgilenme” çabasına girmeyen fertler olarak, gelecek için biraz karamsarım. Günlük yaşam derdi herkesi sarmış, ayakta kalabilmek için her yol tercih edilir olmuş. Bizi birbirimize bağlayan gelenek ve görenekler giderek kayboluyor. Bunları düzeltecek, topluma yön verecek siyasettir. Özellikle siz gençler! “bana ne” diyerek uzak durduğunuz siyaset sizin geleceğinizi belirliyor. Haberiniz olsun.

Sağlıcakla kalın.