Geçen yıl sonunda, Türkiye’den gönderilen her türlü ihraç ürünlerinde ve yazışmalarda Türkiye markasını güçlendirmek adına; ‘Made in Turkey’ ibaresi yerine, ülkemizin değerlerini en iyi yansıttığı gerekçesiyle ‘Made in Türkiye’ yazısı kullanılacağı duyurulmuştu.

Çünkü ‘Turkey’ kelimesinin İngilizce karşılığı ‘hindi’ demekti ve bu kelime biraz rahatsız ediciydi.

Turkey kelimesinin hikayesine baktığımızda Doğu ülkelerinden satın aldıkları hindileri Osmanlı Devleti üzerinden geçiren İngilizlerin, daha sonra Amerika’dan satın aldıkları hindileri de aynı hindi çeşidi zannederek kabaca “Türkiye’den” anlamında ‘Turkey’diye adlandırdıklarını görürüz.

Her yıl başında sofralarda afiyetle yenen hindileri çağrıştırması sebebiyle Turkey kelimesinin değişmesi önemli bir marka yatırımı oldu ülkemiz açısından…

Ancak…Türk lirasının dolar ve euro karşısındaki ciddi değer kaybına rağmen, dış ticaretteki açığın git gide artması; ülke tanıtımı açısından isimlerin çok da büyük bir öneminin olmadığını gösteriyor.

Şüphesiz asıl önemli olan, ülkemiz markalarının dünya genelinde yaygın bir şekilde kullanılmasıdır.

Örneğin yeni yıl yaklaşırken İngiltere’de hindi fiyatlarının zamlanması üzerine, İngiltere’den Türkiye’ye gidiş dönüş uçak bileti alıp bir de hindiyi Türkiye’den alıp gelseniz daha ucuza gelir gibi manşetler yazıyor gazeteler.

İngiliz gazete haberleri, Türkiyeli hindilerin İngiltereli hindilerden daha ucuz olduğunu ima ederken, ekonomimiz bu şekildeyken, Turkey kelimesinin hindi kelimesiyle eş anlamda kullanılması en azından sene de bir kaçınılmaz görünüyor.

Hindiler, nedense yaklaşmaya da yemeye de çekindiğim bir kuş türü. Ancak lugulugulu sesleriyle anımsarım. Bir şey söylersin ardından onlar da söyler…

Hindileri kışkırtmak için yanlarından geçerken “Kabaramazsın kel Fatmaa!” derdik çocukken. Hemen karşılık verirlerdi uzaktan.

Fatma ismi nereden geliyor, işte onun hikayesini bilemem. Ancak tahmin yürütecek olursak, yalnızca erkek hindiler savunma ihtiyacıyla tüylerini kabarttıklarından, dişilerin zaten kabartmadıkları tüyleriyle dalga geçiliyordur.

Durduk yere hindileri kızdırmaya ne gerek varsa, durduk yere ülkenin markasını değiştirmeye de o kadar gerek yoktu sanki.Ülke isminin pek önemi yok; ihraç ürünlerinin katma değerlerini arttırsak yeterli. Dünya çapında refah seviyesi en yüksek ülkeler arasına girip, isim olarak küçümsenemeyecek kıvama gelsek yeterli.

Öyle olduğunda her yeni yılda yabancı ülkelerde ‘turkey’ adıyla yenilen hindiler yalnızca reklamımız olurdu, rahatsızlık duyduğumuz bir durum olmazdı bence…Zira geçmişte de kalsa da, İngiliz gazetelerin atıfta bulunduğu gibi, bir zamanlar hindilerin Türkiye üzerinden Batı ülkelerine götürülmüş olmasının bile bir tarihi değeri var.Pazarlamaysa pazarlama…

İyi seneler dilerim.