Bizim köy, görmeyen inanmaz… Adeta bir Çin kenti gibidir. Çoluk çocuk, kadın erkek, kız kızan hepimiz bisiklete bineriz. Her evde en az iki bisiklet… Bisikleti yeri gelir eşek, yeri gelir traktör yerine kullanırız… Laf aramızda ben belki de köyün en kötü bisiklet binicisiyimdir. Bisikletin selesinde kesinlikle ağır bir yük taşıyamam. Bir kez anamı bisiklete bindirip Çivril’e götürüyordum yolda düşürdüm. O günden sonra anam benimle bisiklete binmedi zaten binmek istese bile ben bindirmeyi göze alamazdım…

Bir gün arkadaşlarla bizim Köseler Yaylasına bisikletlerle gidip piknik yapmak üzere sözleştik. Ama babam bisikletini bana vermedi. Bende nazım geçen bir tanıdıktan bisikletini ödünç alıp pikniğe öyle gittim. Piknikte yiyip içip Küfü Çayının yatağından geçerken bisikletten düşen tek Haydan’lı ben olup, üstüne üstlük ayakkabımın tekini çayın birikintilerinden birinde düşürdüğümün farkında olmadan köye dönünce,

“Baban bisikleti vermemekte yerden göğe haklı, ben olsam bende vermezdim!” diye az tefe konmadım.

Bacak kadar henüz okula bile gitmeyen bir çocuk bile boyunun yetmediği bir büyük bisikletine binip arkasına da bir çocuğu bindirir veya herhangi bir nine arkasına torununu alıp emekli maaşını almak üzere Çivril’e yollanabilir veya bir başkası bisikletin üzerinde tek elle giderken öbür elinde sorunu olan bir bisikleti rahatlıkla bisiklet tamircisine götürebilir… Rastgele biri aklına esip, bisikletin selesine yirmi üç boş elma kasasını yükleyip ‘gines rekorlar kitabına’ girmeye falan boş verip köyün içinde tur atabilir…

Ama bisiklete afili, cakalı binmek her yiğidin harcı değildir. Bunu köyde sadece bir iki kişi yapar; bunlardan biri Bizim Hilmi’dir. Hilmi bisikleti olduğu yerde durdurur, hoplatır, zıplatır… Sanki altındaki bisiklet değil at… Aklına estiğinde bisikleti şaha kaldırır… Bisikletin önüne, arkasına, selesine iki üç kişiyi bindirip adeta dolmuşlara nazire yapar… Öbürü ise Çamellerin Mayk Namlı Çetin Ustadır. Bizim Mayk Çetin, bisikletle yatar bisikletle bütünleşir… Uzaktan bakarsın sanki bisiklet kendi gidiyor… Mayk Çetin bisikletin kadrana uzanıp yatar, uyur sanki bisikleti sürerken…

Bir gün Köllen Yusuf, evden çıkmış kahveye doğru gidiyor… Bakıyor bir bisiklet geliyor… Üzerinde biri hem var, hem yok… Bisikletin üzerine yatmış, bisikletin dümenine başını yaslamış… Ülen diyo, bizim Hilmi’ye bak… Ülen şuna bi şaplatayım bakem nolcek deyip bisiklet tam yanından geçerken bisikletin üzerinde yatana bir şaplak yapıştırıyor. Bisiklet bir sağa, bir sola yalpalayıp doğru hendeğe yuvarlanıyor… Bakıyor ki hendekte toz duman içinde doğrulup iki yanına şaşkın, şabalak bakınan Hilmi değil Mayk Çetin… Bizim Yusuf topukları yağlayıp kaçıyor…

Akşam okul kahvehanesinde aynı masada: Kölen Yusuf, Kör Zekinin Metin, Hallan Adem, Etçilerin Muradin oturup yarenlik ederken kahvenin kapısı açılıp Mayk Çetin içeri giriyor… Mayk Çetin’in girdiğini gören Köllen Yusuf hemen örtüyü aralayıp masanın altına giriyor, girerken “Aman ha masanın altında olduğumu belli etmeyin!” diyor…

Mayk Çetin; içkili, gözler kıpkırmızı, yalpalayarak gelip kahvehanenin ortasına dikiliyor. Başlıyor yorgun, bayık gözlerle masaları süzmeye bu arada öfkeyle “Kölelerin Yusuf burada mı?”…Sesi kahvedeki tüm sesleri bastırıyor… Kahvedeki tüm gözler Yusuf’un biraz önce oturmakta olduğu masaya çevriliyor… Mayk Çetin’in gözleri de öbür gözlerin peşinde aynı masada. Ama masada Yusuf

yok… Masada oturanların tümünün işaret parmakları masanın altını işaretleyince Mayk Çetin yalpalayarak gelip masanın örtüsünü kaldırıyor. Örtü kalkınca bizim Yusuf ‘un iri patlak gözlerinden fırlayan korku dolu bakışlar aşağıdan Mayk’ın öfkeli kızgın gözlerinden fırlayan bakışlarla orta bir yerde karşılaşıp çarpışırken Yusuf başlıyor;”Valla billa abi, ben seni bizim Hilmi sandım, ben sen olduğunu bilsem, hem valla hem talla dokunmazdım… Elini öpem… Affet abi!” deyince Mayk Çetin, şöyle bir doğrulup bir an için düşünür… İçi yanmaktadır… Etrafı şöyle bir süzer… Kahve çok kalabalık değildir… Kahveciye bağırır,

“Herkese Kölelen Yusuf’tan çay, bana buz gibi bir gazoz!”

O günden sonra Mayk Çetin kahvede gazoza para verip içmedi… Kahvehanede olsun olmasın Mayk Çetin’in içtiği gazozların parasını hep Köllen Yusuf ödedi…