Meğer ne kadar özgürmüşüz değil mi o sene? O günlerde hayatımızda ne maskeler vardı, ne de sosyal mesafe diye bir kavram. Şimdiyse markete gitmek gibi sıradan bir eylemin bile başlı başına bir maceraya dönüştüğü 2020 yılındayız. Sevdiklerimize rahatça sarılamıyoruz. Eğer bilinçli insanlar kabilesinin bir üyesiysek, maskesiz sokağa çıkmıyoruz, dışarıdayken de hayatımızı sosyal mesafe kurallarına uygun bir şekilde yaşıyoruz. Ve durmadan 2020 yılının ne berbat bir yıl olduğunu dile getiriyoruz.

Evet, bu yıl epey zorlu bir yıl, ama peki biz Covid-19 tehlikesinin olmadığı 2019 yılında mutluluğun doruklarında mıydık, yoksa yine hayatımızdan şikayet edip duruyor muyduk? Yazar ve ünlü sanat eleştirmeni John Berger tarafından yazılmış “Kıymetini Bil Her Şeyin” (2008) kitabından ilham alıp soralım: Biz Covid-19 öncesi hayatlarımızda kıymetini bildik mi her şeyin? Bence çoğunlukla bilmedik. Birçok şeyin değerini ancak onları kaybettiğimiz zaman anladık. Kendinize sorun ve dürüstçe yanıt verin. 2019 yılında sevdiğiniz bir arkadaşınızla bir kafede otururken o anın tadını tam olarak çıkardınız mı? Arkadaşınızın gözlerinin tam içine bakıp, tüm dikkatinizle onun anlattıklarına kulak verdiniz mi? Yine 2019 yılında annenize, babanıza kaç kere sımsıkı sarıldınız, kaç kere onlarla kalpten kalbe sohbet ettiniz?

Ve kaç kere 2019 yılından şikayet ettiniz?Sosyal medya hesaplarınızda kendinizin ve arkadaşlarınızın eski paylaşımlarına şöyle bir göz attığınızda, çoğumuzun içinde bulunulan yıllardan hoşlanmama alışkanlığına sahip olduğunu göreceksiniz. “Şu 2016 bitsin ne mutlu olacağım”, “2017 yılının bir an önce bitmesini istiyorum” tarzında cümlelere rastlayacaksınız. Bir an önce bitip gitmesini istediğimiz senelerin hayatımızın ta kendisi olduğunun farkında mısınız?

Peki, hayatımızdaki güzelliklere şükretmek ve onların kıymetini bilmek için ne bekliyoruz? Bir başka virüsün aklımızı başımıza getirmesini mi? İlk önce kendimizin, sonra etrafımızdakilerin ve dünyamızın kıymetini bilmeye şimdi başlamaya ne dersiniz? Tıpkı Berger’in dediği gibi kıymetini bilelim her şeyin. Gökyüzünün, ağaçların, denizin, doğanın, aldığımız nefesin, arkadaşlarımızın, sevdiklerimizin ve kendimizin kıymetini bilelim. Aslında Berger’in kitabı, ismini GarethEvans’ın Berger için yazdığı “Kıymetini Bil Her Şeyin” şiirinden alıyor. Dilerseniz yazımıza Evans’ın sözleriyle son verelim: “Yeniden birlikte başlama özleminin, insanların, odadaki insanların, sokaktaki insanların, kıymetini bil her şeyin.” (Evans, 2005, B. Eyüboğlu, Çev.).