Merhaba

–Gerçek Bir Hikâye–

1925 yılında Tokyo’da bir üniversitede öğretim görevlisi olan Ueno Eizaburo’ya bir öğrencisi tarafından küçük, krem renginde bir yavru köpek hediye edilir. Köpeğin ismi Hachiko’dur. Hachiko, Japon Akita cinsi bir köpektir. Asıl adı Hachi olan köpeğin ismine yeni sâhibi tarafından Japoncada bizdeki –cığım, -ciğim benzeri sevgi ve şefkât sonekine karşılık gelen –ko eklenerek pekiştirilmiş bir sevgi söylemi katılır. Hachiko her sabah profesöre, trene bindiği istasyona kadar eşlik ederek uğurlamakta, her akşamüzeri de aynı yerde karşılamaktadır. Günün birinde profesör, çalıştığı üniversitede kalp krizi geçirir ve ölür. İşte o gün Hachiko’nun sâhibini ümitle bekleyecek olduğu on yıl sürecek bekleyişinin ilk günüdür. Hachiko ılık bir Mayıs akşamüzeri beklemeye başladığı sâhibini, ümidini de tâze tutarak 1935 yılında ölene kadar her gün aynı zaman ve yerde bekleyecektir. Profesörün karısı eskiden oturdukları evi satılığa çıkararak babasının yanına yerleşir, boş kalan eve uzunca bir zaman alıcı çıkmaz. Hachiko seneler boyunca günlerini o boş evin kapısında yatarak geçirir, hiçbir şey onu bu bekleyişten vazgeçiremez. Kendince yasını tutarak ömrünü tamamlar.

–Hikâyesiz Bir Gerçek–

1 kilogram bal üretebilmek için 40 bin arı 6 milyon çiçeği dolaşır, bir petek balı doldurabilmek için 100 milyon çiçeğin nektârını emer ve 100 bin kilometre mesâfeye kanat çırpar. Bu kadar meşgûliyet içinde bir kez olsun dönüp “Öbür arılar da ben kadar çalışıyor mu acaba?” diye kontrol etme gereği duymadan üstelik. Birbirlerine tam bir güven içinde sâdece hedeflerine odaklanmışlardır. Bir koloninin pazarlanacak 1 kilogram balı üretebilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için 8 kilogram bal tüketmesi gerekir. Koloni, 1 kilogram bal elde etmek için dünyanın çevresini 6 kez turlayacak mesâfeyi uçmak zorundadır. Arılar bu işi canla başla yaparken bir tânesi bile “Birkaç gram bal da kendime saklayayım” eylemi içinde olmamıştır. Hiçbir arı “Kraliçe işin kaymağını yiyecek diye ben ölene kadar çalışamam!” demediği gibi, başka bir kovana gitme, kendince yeni bir koloni oluşturma işinin peşine de düşmemiştir. Hepsi, güneşin doğuşuyla işe başlar, batışıyla dinlenmeye çekilirler.

–Bir Acı Gerçeğin Şiiri–

Bu cânım dünyânın orta yerinde,
Hayvanlar kadar bağlanamamışız birbirimize.
Yalan mı? Gözünü sevdiğim karıncalar,
İşte: Hamsiler sürü sürü,
Arılar bölük bölük geçer,
Leylekler tabur tabur.
Ya bizler? Eşref-i mahlûkât! ..
Boğazımıza kadar kendi murdar karanlığımıza gömülmüşüz.
Bizler bölük bölük, bizler tabur tabur,
Bizler sürü sepet,
Yalnız birbirimizi öldürmüşüz.

Hadi bakalım gelin hayvanlardan onlara hayvan dediğimiz için özür dileyelim. Bencilce tüketmeyi, planlı kötülüğü, hesaplı intikam almayı, entrikayı, önyargıyı ve riyâyı bilmeyen şu hayvan dediklerimiz; yüzyıllardır, binyıllardır bir düzen tutturmuş hayatlarına fesat sokmadan sorumluluklarını da bilerek yaşamaya devâm ediyor. Kim görmüş bir arının diğerini soktuğunu? Kim duymuş bir hayvanın haddini aştığını? Kim söyleyebilir doyduktan sonra da saldırdığını bir hayvanın? Evet, insan neslinin içinde de köpekler ve arılar gibi sâdık ve çalışkan, yalnız kendi işiyle meşgûl olarak hemcinsiyle kenetlenmiş hâlde hedefine doğru ilerleyen tokgözlüler var. Bu insanlar hoyrat kalabalıklar içinde vefâlarıyla, diğerkâmlıklarıyla, temiz gönülleriyle var olmasına varlar ama ne kadar da azlar. İnsan olarak doğmuşuz ama birçoğumuz sözüm ona büyüdükçe (!) hayvanlar kadar olamamışız, hayvanların hayvan kaldığı kadar insan kalamamışız maalesef.

***

–Bir Film Tavsiyesi–

Hachiko, hem Japon hem de Hollywood sinemasına aynı isimle konu olmuş âilecek izlenebilir güzel bir filmdir. Karşılıksız ve katışıksız sevgi ve sadâkatin anlatıldığı filmin izlenmesi tavsiye edilir.

***

–Bir Kelime–

Diğerkâm: Başkalarını düşünen, başkalarının iyiliği için fedâkârlık yapacak yaratılışta olan.

***

Efendim, ümîd ederiz ki bir sonraki yazıyla tekrar kavuşuruz, tekrar buluşana kadar hoşça bakın zâtınıza. Yolcu yolunda gerek, kalın sağlıcakla.