Tarihi ve doğal güzellikleri ile insanları kendine hayran bırakan, her bir yeri ayrı cennet kokan Denizli’nin en gözde ilçesi.

Beyce Sultan’dan Gümüşsu’ya, Işıklı’dan Tokalı Kanyonu’na kadar turizm kenti olmayı hak eden bir ilçe.

Hani bir söz vardır ya “Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece kaçtığın her yer cehennemdir” diye. İşte yaşadığım yer cennet bir ilçe.

Sebzesiyle, mevyesiyle, turizmiyle tam anlamıyla cennet.

9 aydır gezdiğim kadarıyla daha çok keşfedemediğim yeri olan Çivril, hayatımın dönüm noktası oldu. Çünkü burada Konya’da ve Kütahya’da görmediğim birçok şeyi gördüm. Kısacık bir anımı anlatmak istiyorum. Bülent abiyle Bayat Camisi’nde çalışan Mustafa ve Kerem abiyi ziyarete gitmiştik. Sohbet muhabbet derken orada kerpiç kesen Ali amca ile tanıştık. Ali amca şarkı söylemeyi çok seviyormuş. Dedi ki ben şarkı söylerken videoya çeker misin? Kendi sesimi hiç telefondan dinlemedim. Neyse uzatmayalım. Ali amca başladı “Bahar bekleyen kumrular gibi sende beni bekle sakın unutma” diye şarkı söylemeye. Videoyu çektim Ali amca iki kez dinledi videoyu ve gözleri doldu. Çok teşekkür ederim kendi sesimi hiç dinlememiştim. Yüzündeki o gülümseme ve gözlerinin dolması her şeye bedeldi. Çivril’in köylerindeki insanlar naif, güler yüzlü, her biri ayrı bir belgesel niteliğinde. Tabi bunu görüp, anlayan ve hissedebilene.

Işıklı Gölü Çivril’in adeta kalbi. Ama geçmiş yıllara oranla gölde su seviyesi yüzde 50 azalmış durumda. Işıklı Gölü’ne her gittiğimde Beyşehir Gölü’nü anımsatıyor. Işıklı Gölü bin bir çeşit kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Nilüferleriyle, sazlıklarıyla gölde tur yaparken ayrı bir atmosfer yaşıyorsunuz. Ben köy kızıyım. Hayvanları çok seviyorum. Özellikle kuzu ve keçileri. Göl kenarında otlayan koyunlar, göle yüzerek gelen ve göl içinde otlayan inekleri görünce kendimi mutlu hissediyorum.

Çivril’e bir de tren gelse on numara beş yıldız. Yazdıklarım herkes için aynı şeyi ifade etmeyebilir. Ama herkesin duygu ve düşünceleri zaten aynı olamaz. Olsa orada bir sıkıntı var demektir. Burada yazdıklarım ve daha kelimeye dökemediğim birçok şey var. Bu yüzden yaşadığınız yerden şikayetçi olmak yerine anın tadını çıkarmanın keyfine bakın. gidin bir gün sabahtan güneşin doğuşunu, kayıkla tekne turu sonra göl kenarına sandalye atıp gölü ve kuş seslerini dinleyin. Daha sonra güneşin batışını izleyerek yıldızları gökyüzünde seyredip günü tamamlayın. İnsan kendisine zaman ayırmalı.

Yani kısacak kendi tabirimle Çivril’i anlatmaya çalıştım. Ben gazetecilik mesleğini severek yapıyorum. Ben buralara kolay yollardan geçerek gelmedim. Hepsi dikenli ve taşlıydı. Onun için iyi ki bu mesleği seçmişim. Çünkü mesleğim insan odaklı ve birçok insanın hayatına dokunuyorsun. Acısıyla tatlısıyla hep tecrübe ediniyorsun.

Dünyada herkes birbirinden şikâyetçi ama kimse dönüp kendisine bakmıyor. Demem o ki yaşamasını bilirsin her yer cennettir. Vaktiniz olursa Çivril’e gelin ve doğal güzelliklerini görün ve yaşayın.

Selametle.