Hemen hemen bütün kişisel gelişimcilerin altın kuralı ‘’hayata tutunmaktır’’. Bu altın kuralı işlevsel hale gelmesi için de bizlere yine birçok kurallar ve tavsiyeler sıralarlar. Hiçbir zaman ümidinizi yitirmeyin, hayatı anda yaşayın, geçmişteki hatalardan ders alın, problemlerinizin üstüne gidin, sorunlara çözüm üretin, zorluklardan çekinmeyin gibi bizlere birçok kaide sunarlar. Fakat bu kurallar örgüsünün içine, özüne ve muhtevasına girmezler. Sadece yapın, edin derler. Bu saydırdıkları emirleri nasıl yapacağız ve nasıl gerçekleştireceğiz onu söylemezler. Yüzeysel içi boş sözler o kadar.

Hayata tutunalım ama nasıl tutunacağız? Ümidimizi kesmeyelim ama o inancı nasıl kazanacağız? Hayatı anda yaşayalım ama bunu ne demek nasıl anda yaşayacağız? Daha bunun gibi şeylerin gerçekleşmesi nasıl olacak işte asıl mesele burada yatmaktadır.

Hayat Allah’ın bize bahşettiği büyük bir nimet tabi ki büyük nimetlerin de elde edilmesi ya da elde tutulması için büyük çabalar sarf etmemiz gerekir. Hayata tutunmak da bize bahşedilmiş bu nimeti idrak ederek sımsıkıya hayatı yaşamaktır. Yani hayatın içinde ait olduğumuz rolü en güzel şekilde oynamaktır. Hangi makam ve mevkide ve işte, sosyal statüde isek onu en güzel şekilde yerine getirmek ve hakkını vermektir.

Evet, Hayatın temel amacı mutluluğu, saadeti yakalamaktır. Fakat günümüzde başta stres olmak üzere birçok nedenden o huzuru, hayatta yakalayamıyoruz. Bu nedenle de hayata bir türlü tutunamıyoruz. Fakat psikologlar, kişisel gelişimciler her şeye rağmen hayata sımsıkı tutunun, bütün aksiliklere olumsuzluklara rağmen hayatta mutlu olacak şeyler arayın, olumlu düşünün vs söylemekte ısrar ediyorlar. Fakat ne kadar anlatsalar da insanları kaostan kurtaramıyorlar. Bir eksiklik var. Bu eksiklik bizi hayata tutacak bağdır, inançtır. Evet, hayata sımsıkı tutunacağız ama o tuttuğumuz ip, bağ bizi doğru yola hidayete götürecek olana bağdır, iptir. O doğru yol huzur ve saadet yoludur işte ayet

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَم۪يعاً وَلَا تَفَرَّقُواۖ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَٓاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِه۪ٓ اِخْوَاناًۚ وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَاۜ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِه۪ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayınız. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmrân; 103)

اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ

“Bilesiniz ki Allah dostlarına asla korku yoktur; onlar üzüntü de çekmeyecekler.” (Yûnus; 62) اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَۜ

“Onlar ki, iman etmişler ve takvâya ermişlerdir, işte onlara hem bu dünya hayatında hem de âhirette müjdeler olsun! Allah’ın sözlerinde değişme olmaz; (öyleyse) en büyük kazanç budur.” (Yûnus; 63-64)

Hayata tutunmak huzurun, başarının ve isteklerimizin gerçekleşmesi için altın kural. Hayata tutunmak da Allah’ın ipi olan ilk önce Kuran’a, sünnete ve ahlaka tutunmakla olur. Eğer dinini tam yaşarsan Allah sana tüm isteklerini yerine getirir. Karşına çıkan tüm engelleri bir bir kaldırır. “Allah Teala Hazretleri diyor ki: Ben, kulumun benim hakkımda yaptığı zanna göreyim. O,beni zikretti mi onunla beraberim. Eğer o beni nefsinde zikrederse ben de onu onunkinden daha hayırlı bir cemaat içerisinde

zikrederim. O bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira yaklaşırım, o bana bir zira’ yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. O bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim.” [Buhari, Tevhid 50; Müslim, Zikr 2, (2675); Tirmizi, Da’avat 142, (3598)]