Neredeyse son bir seneyi seçim odaklı yaşamak zordu evet; hem yurdum insanı için hem de siyasi liderler için…

Ülkemizde son üç senede pandemi şartları ve ciddi ekonomik zorlukların yanısıra, şubat ayında Doğu illerimizin 11 tanesini etkileyen büyük iki deprem atlatıldı.

Depremin yaraları sarılmaya çalışırken, Batı medyası bunca olumsuzluk yüzünden mevcut cumhurbaşkanının yenileceğini düşündüğünden olsa gerek, seçimlerin ertelenmesine izin verilmemesini ve bu senenin ilk yarısında gerçekleşmesini tavsiye etti ve öyle de oldu.

14 Mayıs’ta yeni dönem Cumhurbaşkanını belirlemek ve milletvekillerini seçmek için halkımız sandıklara koştu.

Dünyada en demokratik ülkelerde dahi eşine az rastlanır biçimde, son senelerde olduğu gibi, %80’den aşağıya düşmeyen katılım oranlarıyla iki turda tamamlanan cumhurbaşkanlığı seçimi sorunsuz bir şekilde sonuçlandı.

İki adaylı ikinci turda seçime katılanların yarısından çoğu, mevcut sistem ve cumhurbaşkanı varlığını korumaya devam etsin dedi.

Muhalefette yer alan Millet İttifakı seçimi kaybetti ve ortak adayları CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Recep Tayyip Erdoğan karşısında girdiği 10. seçimde de yenilerek artık istifa etmesi gerektiğini düşünen seslere yine umut vermek durumunda kaldı.

Seçimde kazanma şansı açısından cumhurbaşkanı adayı olarak Mansur Yavaş ve Ekrem Imamoğlu’nu daha uygun gören, bunu sert bir üslupla mart ayında açıklayan, ancak bu fikrinde ısrarcı olamayıp diğerleri gibi Kemal Kılıçdaroğlu’na destek arayan İyi Parti lideri Meral Akşener’e yönelik de benzer eleştiriler geldi.

Biri 99 yaşında bir siyasi partinin 13 senelik genel başkanı, biri henüz 6 yaşındaki bir partinin genel başkanı; ‘önümüzdeki maçlara bakacağız, yerel seçimler de bir geçsin’ şeklinde bir düşünceyle olsa gerek sessizliklerini koruyorlar.

Bir kısım seçmen, ‘sağolsun Kemal Kılıçdaroğlu bütün muhalefeti birleştirmek için çok çabaladı, biz ondan razıyız’ derken bir kısım seçmen ve gazeteci de artık ‘görevden ayrılması gerektiğini’ savunuyor.

Siyasette tablo böyleyken öte yandan futbolda 117 yaşındaki Galatasaray lig şampiyonluğunu ilan etti ve 116 yaşındaki Fenerbahçe takımı ve taraftarı 9 senedir kupaya hasret kalmaya devam ediyor.

Sorumlusu; 2018 yılında 22 senelik Aziz Yıldırım devrini kapatan, 2021 yılında tek aday olarak girdiği başkanlık seçimini kazanan, ‘Sevgi eylem gerektirir!’ diyerek göreve başlayan, ancak elindeki iyi kadroya ve son sezonda dökülen 42 milyon euroya rağmen kupayı kazanmaya yine gücü yetmeyen Ali Koç yönetimi görüldü ve tribündeki taraftarlardan ‘yönetim istifa’ sesleri yükseldi.

Bu durumda ‘kaybetmek’ rotasında futbolda taraftarın baktığı nokta tamamen ‘sonuçlar’ iken, siyasette seçmenin baktığı yer daha çok ‘süreç’ olmuşa benziyor.

Seçmen de taraftar da;

siyaset ve futbol dünyasının bu seneki kaybedenlerine ‘Yensen yenilsen kalbim hep senle!’ mi der, yoksa ‘Değişmeyen tek şey değişimdir.’ diyerek bazen sevginin doğru zamanda daha büyük kayıplar almadan ‘görevden vazgeçmek’ gibi de bir eylem gerektirdiğini hatırlatır mı hep birlikte önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Herkese iyi günler dilerim.