Bu hafta Avrupa’da bazı ülkelerde sıcaklık 40 dereceye kadar yükseldi. Bununla birlikte, Güney Asya ve Basra Körfezi gibi yerlerde, insanlar halihazırda 54 °C’ye ulaşan sıcaklıklarla yaşamaya çalışıyor. Loughborough Üniversitesi İklim Bilimcisi Dr. Tom Matthews’e göre vücudun tüm termal verimliliğine rağmen, bu alanlar yakında yaşanamaz olabilir.

Bu iklim bilimincisine göre, aşırı küresel sıcaklıklar insan vücudunu “termal sınırlara yakın” bir seviyeye itiyor. Hava sıcaklığı 35 °C’yi aştığında vücut iç sıcaklığını dengelemek ve güvenli bir seviyede tutmak için terlemeye başlar. Nemin buharlaşma kabiliyetini yansıtan ‘yaş termometre’ sıcaklığı 35 °C’ye ulaştığında, bu sistem artık çalışmaz.

Tom Matthews bir yazısında, “Yaş termometre sıcaklığı, termometreden buharlaşan suyun soğutma etkisini içerir ve normalde hava tahminlerinde bildirilen normal ‘kuru termometre’ sıcaklığından çok daha düşüktür. Bu ıslak termometre sıcaklığı eşiği geçtiğinde, hava o kadar fazla su buharı doludur ki, ter artık buharlaşmaz” dedi.

Isıyı dağıtma imkânı olmadan, içeceğimiz su, ne kadar su içtiğimiz, ne kadar gölge aradığımızdan veya ne kadar dinlendiğimizden bağımsız olarak iç sıcaklığımız artar.” Bunun anlamı ise insan vücudu birkaç saatten fazla hayatta kalmaya yetecek kadar kendini soğutamaz ve işlevleri durma noktasına gelir.

Dr Matthews’e göre, Dünya’nın en yoğun nüfuslu bölgelerinde bulunan bazı şehirler, bu eşiği geçtiğimiz yüzyılın sonunda geçti. Güneybatı Asya’da yaş termometre sıcaklıklarının meydana geldiğine dair kanıtlar var.

İklim değişikliğinin hava sistemlerini derinden değiştirmeye başlamasıyla, artan sıcaklıklar kısa sürede dünyanın bazı yerlerinin yaşanmaz hale gelmesine neden olabilir. Elektrik korunabilirse, kronik olarak sıcağa maruz kalmış koşullarda yaşamak mümkün olabilir, ancak elektrik kesintisi bu bölgeler için tam bir felaket olur.

Atmosferde alçak basınç bölgelerinin çevresinde hızla dönen rüzgarların oluşturduğu ve siklon adı verilen kuvvetli fırtınalar ya da kasırgaların sayısında da son yıllarda giderek artış yaşanıyor. Küresel ısınma, mega çapta siklonlara neden oluyor ve bu siklonları da devasa elektrik kesintileri izliyor. Araştırmacılar, elektriksiz bir dönemde tehlikeli derecede sıcaklıkların felaket sonuçlara yol açabileceğini buldular.

Dr Matthew yazısında, “Zaten dünyanın en büyük karartmasına neden olan tropikal siklonlara baktık, Porto Riko’da meydana gelen Maria Kasırgası’ndan sonraki aylardaki elektrik kesintileri arasında en ciddi olanı. İklim ısınırken, bu güçlü siklonların tehlikeli ısı tarafından takip edilmesi ve küresel ısınmanın 4C’ye ulaşması durumunda her yıl bu tür bileşik tehlikelerin bekleneceği ihtimalinin çok daha yüksek olduğunu keşfettik.” dedi.

Küresel Isınma her geçen yıl etkisini daha da arttırıyor, bu şekilde giderse Dünya’nın pek çok metropolünde yüzyılın sonuna kadar yaşam alanları insan vücudu için son bulabilir.

Kaynak:https://www.independent.co.uk/environment