Halil Emmiden dinledim. O, anlattı ben de dinledim. Dedi ki: “Günün birinde anam, beni akrabalarımın yanına götür, özledim. Anamın sözü, her isteği bir emirdir benim için. Yaşlı komşumuz var, o da gelmek istedi. Rahmetli kocasının memleketini hiç görmemiş, görmek istedi. Anamın hala kızı Sevim halayı da aldık, yollardayız. Vardığımız ilk durak anamın hala oğlu Cezmi dayı. Cezmi dayı aynı zamanda anamın sevdalısı Arap Recai ile Sevim halanın da kardeşi. Bizim yaşlı komşu teyzemiz uzun yıllardan beri araba da seyahat etmediğinden yolda sürekli kustu. Cezmi dayı bu durumu görünce, dedi ki: “Teyzeye bir kuru fasulye çiğ olarak hap gibi yutturmuş olsaydın bir şey olmazdı, araba da tutmazdı.”

Ben nereden bilebilirdim ki, ancak öğrenmiş oldum.

O gece Cezmi dayılarda kaldık, ertesi günü yine yollardayız. Anamın sevdalanıp da bir türlü kavuşamadığı Arap Recai dayımı da hayatımda hiç görmedim, merak ediyorum. Zaten bu aşkı, sevdayı bilmeyen yok. Yolumuzun üzerinde evi, uğradık. Çayını, kahvesini içtik. Arap Recai dayımın hanımı da esprili mizah sever, anlayışlı, hoşgörülü, güngörmüş bilge bir kadın.

-Benim güzel yengem, siz anamla dayımın kara sevdasının hikayesini biliyor musunuz, dedim, “Tabi ki biliyorum, bilmeyen mi var.” dedi. Anamla halasının oğlu Recai dayım birbirlerini sevmiş ama kavuşamamış, ben şimdi sizden yardım istiyorum. Bu iki aşık insanı bu dünyada kavuşturmak istiyorum, dedim.

Şaşırdı Arap Recai dayımın hatunu Şerefiye yengem. Ben devam ettim. Kabul ederseniz, anamla halasının oğlunu evlendirmek istiyorum, iki hatunu olur üçünüz birlikte mutlu olursunuz, dedim. Orada bulunan herkes şaşırmıştı. Yazın yayla da, kışın da bizim memlekette yaşarsınız, dedim.

Şerefiye yengem, güldü. “Anan bana kuma mı gelecek?” diye sordu.

Ben de dedim ki:

-Siz kabul ettikten sonra, niye olmasın ki?

Anam mutluluktan uçar gibiydi o an. Sevdalısı ise mahcup.

Hani bazen birini ilk görüşte kanınız kaynar, elektrik alır seversiniz ya. Ben de Şerefiye yengemi sevmiştim, o da beni sevdi. Zaten ben öteden beri, esprili, hoşgörülü ve zeki insanları severim.

Tekrar yollardayız. Anamın hala kızı Sevim halaya sordum:

-Hala, sen diyorsun?

-Sevenleri kavuşturmak sevaptır, dedi Sevim hala.

Sevim halamı öteden beri çok severim. O da beni sever ve hatta günün birinde hayatımı kurtardı. Bir düğün yerinde, düğüne geldiğimi nereden duydularsa beni öldürmeye karar vermişler. O anda içlerinde bulunan Sevim halamın damadı duymuş, duyunca da halama haber vermiş. Halam beni aldı, bir kadın elbisesi giydirdi ve taksi ile düğünden uzaklaştırdı beni. O günü hiç unutamam…

Anamın mutlu olduğu bir yolculukta, bir ara mola verdik. Tam o sıra Sevim halamın kocası, Emin enişteme dedim ki:

-Enişte, bu kadınlar hep böyle mi?

Çok sevdiğim, saydığım Emin eniştem, dedi ki:

-Kadınlar eğri bir kemiğe benzer, düzeltmeye çalışırsan kırılır.”

Anlatan kaynak kişi, Halil Emmi