Emirhisar Kasabası Çivril Ovası’nın kuzey doğusunda kurulmuş olup, ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Bir ova yerleşmesi olmasına rağmen kasaba arazisinde fazla sayıda höyük ve tümülüslerden oluşan yapay tepelere rastlamak mümkündür.

İKLİM
Şiddetli olmayan karasal iklim şartlarının hüküm sürdüğü kasabada yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve zaman zaman kar yağışlı geçmek­tedir. Hakim rüzgâr yönü kuzey doğudan esen poyrazdır. Yaz aylarında bile estiğinde havayı soğutan poyraz için halk arasında söylenen şöyle bir söz vardır: “Ovamızda poyraz esmese, havamız (iklimimiz) Aydın havası gibi olacak”

EMİRHİSAR MAHALLESİ 1

SU DURUMU
Kasabanın kuzeydoğusundan Küfi Çayı geçmektedir. Bu çay Işıklı Suyu ile birleşerek kasaba arazisinden akar ve Işıklı Gölü’ne dökülür. Kasabanın içme suyu ihtiyacı ise Küfi Çayı’nın batısında bulunan derin sondaj kuyusundan sağlanmakladır.
Yıllar önce içme suyu ihtiyacı ise su kuyularından karşılanıy­ordu. Günümüzde işlevini yitiren, pek çoğunun yalnızca isimleri kalan bu kuyular ise şunlardır;
Kocakuyu Karahüseyin Kuyusu
Osmanefendi Kuyusu Türkmen Kuyusu
İçme Kuyusu Akçayer Kuyusu
Ayan Kuyusu Osmanhoca Kuyusu
Kır Kuyusu Garipler Kuyusu
Dedeköy Kuyusu Zındırcı Kuyusu
Arazi sulaması ise kanal, kanalet ve taban suyu ile yapılmaktadır.
Kasabada 1970’li yıllara kadar kullanıla gelmiş olan toprak bir sulama arkından söz edilir. Bu ark Işıklı’dan başlayıp kasaba arazisine girer, buradan İnceköy’e kadar uzanır, buradan da Menderes Nehri’ne bağlanırmış.
Eskiden su tutan ve kasabada camız(manda) yetiştiriciliğinin yaygınlaşmasında da rolü olan göller ise şunlardır:
Kocagöl Dumanlar Gölü
Dedeköy Gölü Mezarlık Göyü
Uzungöller Hacıkara Gölü
Tuz Gölü ( Çorak Göl) Çarşı Gölü
Ellez Gölü

Bu göllerin suları toprak sulama arkının kullanılmayıp, kapanmasından sonra yavaş yavaş kuramaya başlamıştır.

NÜFUS
Kasaba halkının ortalama ömrü 70 yıl’dır. Kadın-Erkek nüfus oranı yaklaşık aynı oranda olup kasabada yaşlı insan sayısı yok denecek kadar azalmıştır.
Kasabada daha çok Emircik mahallesinde yaşayan bazı ailelerin sülale adları (lakapları)ise şunlardır;
Tiftikler Göçmenler
Talamanlar HacaLlar
Hacıonbaşılar Derenler
Koçallar Köseler
Kazaklar Kadılar
Gamanlar Ayanlar
Çangallar Kahyalar
Serdarlar Katipler
Palazlar Süvariler

YERLEŞME
Kasaba Emirhisar adını iki ayrı köyün 1971 yılında birleşmesinden sonra kullanmaya başlamıştır. Balçıkhisar ve Emircik Köyü 1969 yılında kasaba olma kararı İle İçişleri Bakanlığı’ na müra­caat ederler. Karar uygun görülür ve bu konuda halk oylaması yapılır. Oylama sonucu iki köyün birleşip kasaba olması kararı ortaya çıkar. Bunun üzerine bu iki köyün adlarından olan Emircik’in Emir’i ve Balçıkhisar’ın da Hisar’ı alınarak Emirhisar şeklinde yeni bir isim oluştu­rulur. Bu ad altında 1971 yılında kasaba olunur.
Yeni isim önceki köy adlarından eşit olarak 5’er harf almakta ve ortaya önceki köy adlarını unut­turmayacak hoş bir isim çıkmaktadır. Fakat aradan yaklaşık 50 yıl geçmesine rağmen hala halkın kafasında bu birleşmenin gerçekleşmediğini görmekteyiz.
Şöyle ki; Kasaba halkından herhangi birisine “nerelisin ?” diye sorulduğunda, yerel bir deyişle ya “Bassarlıyım” diye yanıt vermekte ya da “İmircikliyim” diye…
Bu durum aradan bunca yıl geçmesine rağmen halen kabul görmemiştir. Bunun sonucu olarak her iki köy halkı içişleri bakanlığına müracaat ederek tekrar ayrılmayı talep etmiştir. Talebin olumlu karşılanması üzerine 1 Haziran 2018 tarihi itibari ile Emirhisar ismi tarihe karışarak Balçıkhisar ve Emircik olmak üzere her iki köyümüz de 1971 öncesi hallerine döndüler.

BALÇIKHİSAR KÖYÜ
Kasabanın çekirdeğini oluşturan bu iki köyden Balçıkhisar Köyü’nün daha eski olduğunu görmekteyiz. 1530 yılındaki köyleri gösteren ‘Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’nde Balçıkhisar Kütahya Livası Şeyhlü (Işıklı) nahiyesine bağlı bir köy olarak yer almaktadır. Aynı kayıtlarda Emircik adı geçmemektedir.
Çivril ve çevresinin Türk egemenliğine açılması 1176 yılında Küfi Boğazı’nda yapılan Myriokephalon savaşı sonrasına dayanmaktadır. Savaşı Türkler kazanmasına rağmen, henüz Çivril toprakları Türk egemenliğine geçmemişti. Çivril ve çevresi II. Kılıçaslan Öldükten sonra yer­ine geçen oğlu I. Gıyaseddin Keyhusrev tarafın­dan 1210 yılında Türk topraklarına katılmıştır. Bu toprakların Türk yerleşmesine açılmasına öncülük eden kişilere Alp-Eren adı verilmektedir. Balçıkhisar Köyü’ne yakın olan ve adı Hacım Sultan Menkıbelerinde geçen kişi Habib Acem’dir. Habib Acem 1220-1280 yılları arasın­da yaşamış bir Alp-Eren’dir. Bu Alp-Eren’in türbesi Çivril Belediye mezarlığının bulunduğu höyük üzerindedir. Balçıkhisar Köyü Habib Acem türbesinin kuş uçumu 4 km. güney- doğusundadır.
Balçıkhisar Köyü’nün Çivril çıkışında Dedeköy Camii ye Dedeköy Türbesi bulunmaktadır. Araştırma görevlisi F.Toruk’un tespitlerine göre kitabesi bulunmayan bu yapılardan Dedeköy Türbesi’nin 14.yy (1301-1400) içerisinde yapılmış Germiyanoğulları eseri olduğunu, Dedeköy Camisi’nin ise bu türbeden sonra inşa edildiğini öğreniyoruz.
Türbe içerisinde 4 mezar bulunmaktadır Bunlardan ikisi kuzey duvarı önüne, diğer ikisi de güney duvarı önüne doğu-batı doğrultusunda yerleştirilmiştir. Köylüler tarafından bu mezarlardan yan yana olan ilk ikisinin karı-kocaya, diğer ikisinin de çocuklarına ait olduğu söylenmekte­dir. Sözü edilen kadının kocası olan kişi Balçıkhisar çevresinde Türk yerleşmesini başlatan kişi olmalıdır. Bu kişinin ölümünden sonra türbesinin yapıldığını düşünürsek, türbenin 14.yy içerisinde yapıldığını söyleyebiliriz. Buna göre söz konusu kişinin 13.yy son çeyreği ile 14.yy’ın ilk yarısı içerisinde yaşamış olabileceğini kabul etmek mümkündür.
Bu noktadan hareketle Balçıkhisar Köyü’nün 13.yy’ın son çeyreğinde (1275 +) kurulmuş, yak­laşık 700 yıllık bir Türk köyü olduğunu ifade edebiliriz.

KÖYÜN ADI NEREDEN GELMEKTE, ANLAMI NEDİR?
Köyün adı olan Balçıkhisar bitişik bir isim olup, iki kelimeden meydana gelmektedir.
Balçık: İçinde kil oranı yüksek olan koyu, yapışkan, su geçirmez çamur.
Hisar: Bir şehrin korunması için taştan yapılmış yüksek duvarlı küçük kale.
Balçıkhisar ova üzerinde kurulmuş bir köydür. Bu köy kurulduğu yer düzlük olduğu için zaman zaman Küfi çayının ve Işıklı suyunun taşkınlarına maruz kalıyordu. Bu nedenle köyün özellikle doğu tarafı balçık haline gelebiliyordu. Köyün adındaki ilk kelimenin bu balçıktan gelmiş olabileceği yaygın rivayetlerden biridir.
Köyün adı içinde geçen hisar kelimesi ile ilgili ise köylüler herhangi bir fikir beyanında bulun­mamışlardır.
Yalnız burada bu konuya katkı olabilecek bir gözlemimi ve bununla ilgili ortaya çıkan düşüncelerimi aktarmak istiyorum.
15.09.1996 tarihinde Küfi çayının ova ile bir­leştiği noktadan itibaren Çivril – Işıklı asfaltına kadar bir yürüyüşe katılmıştım. Su akmadığı için Küfi yatağından gidiyorduk. Dere yatağından kumlar alınmış derin çukurlar ortaya çıkmıştı. Bu çukurlara dikkatli baktığımızda Küfi yatağının Çivril ovasına bakan kenarlarında oldukça uzun taş örgü duvarlar gördük. Duvarların yer yer yük­sekliği 30-40 m’yi, kalınlığı ise 2 metreyi buluyor­du. Bu duvarlar zaman zaman toprak altından devam ederek asfalt yola kadar uzanıyordu. Karşıya geçip Balçıkhisar arazisi üzerinde yürümeye başladığımızda aynı taş örgü duvar bu sefer Seyran Alanı mevkiindeki kum alınan yer­lerde de görülmeye başlandı. Bu sefer taş duvar­lar lşıklı-Balçıkhisar yolunun her iki tarafında görülüyordu. Bu durum Emircik-Karamanlı ve Tuğlu çiftliği yollarının kesiştiği kavşağa kadar kesintili olarak 5-6 km boyunca devam ediyordu. Durumu Denizli müze müdürlüğüne bildirdik. Takip eden günlerde arkeolog Kemal Turfan’da Çivril’de bulunuyordu. Hocamıza bu duvarları gösterdik. Turfan’a göre bu duvarlar M.S. III. yy da ovayı su taşkınlarından korumak için inşa edilmiş olan Roma dönemi taşkın önleme duvarlarıydı. Daha sonra bu antik duvarlar 09.10.1996 tarihinde 3. derecede arkeolojik sit alanı olarak tescil edildi.
Sonuç olarak: Köy kurulduğunda yaklaşık 1000 (Bin) yıldır var olan, köye adını veren hisarlar bunlar olmalıdır diye düşünüyorum. (Devam edecek)

Editör: Haber Merkezi