Bu yıl yurt dışından gelenlerin sayısı geçen yıldan daha fazlaydı. Çarşı esnafı hareketlenen alış verişlerden memnun ama bir yandan da onların geri gitmesiyle yaşanacak yeni bir durgunluktan endişeli. Yabancı paralar karşısında değer kaybetmiş bir TL, alım gücü çok azalmış bir tarım kesimi, önümüzdeki sonbahar birçok işletmeyi zora sokacağa benziyor. Bir tarım beldesi olan Çivril, geçmişe..
Bu yıl yurt dışından gelenlerin sayısı geçen yıldan daha fazlaydı. Çarşı esnafı hareketlenen alış verişlerden memnun ama bir yandan da onların geri gitmesiyle yaşanacak yeni bir durgunluktan endişeli. Yabancı paralar karşısında değer kaybetmiş bir TL, alım gücü çok azalmış bir tarım kesimi, önümüzdeki sonbahar birçok işletmeyi zora sokacağa benziyor. Bir tarım beldesi olan Çivril, geçmişe göre maliyetinin en az üç misli pahalı yetiştirdiği bazı ürünlerini geçen yılın fiyatının da altında satmak zorunda olunca ciddi bir açmaz içinde. Elbette, zincirin bir sonraki halkası olan esnaf kesimi, bankalar yaklaşan bu krizi görüyorlar.
Peki, ülkede durum ne? Enflasyon kontrolden çıkmış gibi, işsizlik artıyor. Açlık sefalet yaygınlaşıyor. Yani, ekonomi büyüdükçe, zenginleşmek bir yana daha da fakirleşiyor, borç batağına saplanıyoruz. Dış açık patlamış. Nedir dış açık? Sattığın ve aldığın arasındaki fark. Ocak-Temmuz arasında sadece 62 milyar dolar. Fark nasıl kapanır? Turizm geliri, + yurt dışı müteahhitlik hizmetleri, + işçi gelirleri transferi, + dış borç alarak. Vs vs.Yeni dış borç bulabiliyor musun? Zor, zira dış piyasalarda risk primin 900 puana ulaşmış. En kötü ekonomilerin bile 3misli fazlası. İçerde bütçen nasıl? Çoktan bu yılın bütçesini bitirmişsin, yeni ek bütçe yapıyorsun. Neyle karşılanacak bu ek bütçe? Zamlarla. Merkez bankan ne âlemde? Elindeki var olan dövizi kur artışını engelleme adına büyük şirketlere, bankalara peşkeş çekmiş,(-)55 milyarlarda. Kısaca yazdığım görünen bu tabloda, iktidarca bir çıkış ümidi var mı? Tabii, ah bir doğal gaz bulursak? Petrol bulursak? Söylemlerinde. Umut, fakirin ekmeği. Ye babam ye.
Kuru sabit tutma adına bir de Kur korumalı mevduat seçeneğini uyguluyorlar. Tam bir çaresizlik? Faizleri düşürdük görüntüsü verebilme uğruna şimdiden bütçe açığının salt bu nedenle yılsonunda 300 milyar artacağı öngörülüyor. Hazine garantili Havaalanları, köprüler, otoyollar, şehir hastanelerinin bütçede açacağı kara deliği de hesaplarsak, önümüzdeki aylarda elektriğe, akaryakıta, her türlü ithal malzemeye gelecek zamlar gerçekten uykuları kaçırıyor.
Bir de sığınmacılar var,10 milyon üzerinde. Bunların gıda, barınma, sağlık, eğitim hizmetleri de bizden. Zenginiz ya! Avrupa Birliği veriyor 3 kuruş, aman diyor tutun bunları ülkenizde, bize gelmesinler. Dünyada ki paylaşım savaşında artan enerji maliyetlerini bir düşünün. Önümüz kış. Kuzey yarım kürede yaşayan dünya nüfusunun neredeyse 4,5 -5 milyarı enerjiye ısınmak için ilave ihtiyaç duyacak. Hangi dövizle ithal edeceğiz doğalgazı, petrolü, kömürü?
Herhalde büyüklerimiz,” Allah büyük, hayırlısı” derler ve “İnşallah bu zorlukları atlatacağız” diye ilave ederler. Bizde sormayız neden bu hale geldik? Nasıl çıkarız bu sarmaldan diye!
Gazetede yazar mısın teklifini severek kabul etmiştim. Bilgi dağarcığımı, yorumlarımı geniş bir kesime aktarabilmenin bir heyecanı oluşmuştu. Sıkça yerel sorunları yazman daha uygun olur dendi. Peki dedim. Şöyle bir baktım geriye, yazıp dile getirdiğim konulara, sanki boşluğa yazılmış gibiler. Ne yetkililerden bir açıklama ne de sorunları bizzat yaşayanların somut desteği var. Bir umursamazlık, kanıksama yerleşmiş.”Böyle gelmiş böyle gider” kabullenmesi bu. Olabildiğimce, yaşanan örneklerden hareket ederek siyasi çözümleri önerdim. Bir siyasi parti üyesi olmama rağmen konulara hep geniş açıdan yaklaşmaya çalıştım. Önümüzdeki süreçte partimin propaganda çalışmalarında olmak istiyorum. Bu nedenle bu hafta, gazetede bu son yazım. Sevgili gazete yöneticilerime en içten teşekkürler Bana böylesi bir köşe vermiş oldular ve hiçbir şekilde yazılarıma müdahil olmadılar. Genç Çivril gazetesi beldemiz için gerçek bir şans. Hoşça kalın, sağlıcakla kalın.