15 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2’nci Dairesi’ne silahlı saldırının düzenlenmesi sonrası, ülkemizde önemli gelişmelere tanık olduk. 31 Mayıs 2006’da Ankara’da “Atabeyler Operasyonu” adı altında Eryaman’da aralarında subay ve astsubaylarında olduğu dokuz kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınıp tutuklanarak yıllarca cezaevinde kalan subay Murat Eren beraat etmesine rağmen tüm haklarını kaybetmişti.

19 Ocak 2007’de Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink suikasta kurban gitmişti. 27 Nisan 2007’de Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde bildiri yayımlanmış ve bugüne kadar sadece ifade almanın (14 Aralık 2015) dışında hiçbir yasal işlem yapılmadı.

12 Haziran 2007’de Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’ndan İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na intikal eden bir ihbar üzerine, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü tarafından “Ergenekon” adı altında operasyon başlatılmıştı. Gözaltılar, tutuklamalar, cezaevleri ve yargılama süreçlerine tanık olduk.

Kamuoyunda 2005’ten itibaren “Derin Devlet” ve “Askeri Vesayetin Mevcudiyeti” algısı yaratılmıştı. Danıştay saldırısı, Atabeyler ve Ergenekon operasyonları bu sürecin başlangıcıydı. Farklı kuvvet komutanlıklarından ve hatta farklı meslek gruplarından birbirlerini tanımayan insanlar bir potada toplanarak eritilmek istendi. Literatüre “Gizli Tanık” ve “Dijital Delil Oluşturma” kavramları girdi. Yazılı ve görsel basını oluşturan bir kısım medya tarafından itibarsızlaştırma kampanyalarının ise toplum üzerinde bir hayli etkisi oldu.

Hedef; “Askeri Vesayetin Kaldırılması “ adına Türk Silahlı Kuvvetleri ve onun sahip olduğu değerleriydi. Her ne kadar kurumun hedef alınmadığı, her kurumda suç işleyen personel olabileceği söylense de inandırıcı değildi. “Ergenekon” daha sonra “Balyoz” adı altında gerçekleştirilen operasyonları diğer operasyonlar, gözaltılar, cezaevleri ve davalar süreci takip etti. “Ergenekon” adı altında yürütülen davalarda 12 yıl sonra tüm sanıklar beraat ettiler.

Domino taşları yıkılmaya başladı. FETÖ ve destekçilerinin kurguladıkları hain gizli planlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek yargıçları tarafından deşifre edildi. Adalet geçte olsa tecelli ettirildi. Takip eden kurgu davalar da zaman içerisinde geçte olsa tecelli edecektir.

“Askeri Vesayeti Kaldırmak” adına yola çıkanlar, esasen Türkiye’nin yetişmiş entelektüel birikimini sistem dışına çıkardılar. İnsan yetiştirmek ve yetiştirilen insandan en üst hizmeti alabilmek uzun yılları ve önemli bir yatırımı gerektirmektedir. Ülkemiz, yetişmiş personelden yoksun kalırken, önemli derecede yatırımları da heba olmuştur.

“Ergenekon” adı altında kurgulanan operasyon ve dava sürecinde, her türlü bilgi kirliliğini yapan sözde basın ve yayın organlarının manşetleri ve yazıları arşivlerde kara bir leke olarak yerini almıştır. Kara lekeyi taşıyan daha niceleri milletimiz tarafından bilinmektedir. Özür, erdemliktir. Özür borcu olanlar da yine unutulmayacaktır. Ne yapılırsa yapılsın onur, şeref ve

itibara hatta yaşam hakkına saldıranlar unutulmayacak. Mağdur olanların kayıplarının telafisi mümkün olmayacaktır.