Bu bendim. Yaşama ‘merhaba!’ diyeli henüz birkaç gün oldu. Aslına bakarsanız bu pek de kolay olmadı. Annemin doğum sancıları başlayıp pür telaş hastaneye giderken; ben anamın karnından çıkacağım diye sevinç çığlıkları atıyor, annem ise hem sancılar içinde kıvranıyor hem de bana, ya da kendisine kötü bir şey olacak diye ölesiye korkuyordu.

Doğum odasına alınıp doktor ve çocuk cerrahı kontrolünde doğum başladığında her şey yolunda gidiyor görünüyordu. Ben anamın ıkınmaları eşliğinde bacakları arasındaki gittikçe büyüyen pencereye benzeyen aralığa doğru yaklaşmışken aniden bir gürültü patırtı koptu. Benim yolculuğum durdu mu durduruldu mu akıl erdirmeye çalışırken anamın karnından kart kurt kesik sesleri gelmeye başladı. Anamın karnı açıldı. Yeni açılan yerden beni dışarı aldılar. Konuşmaların ses tonundan her şeyin yolunda gittiğini anlayıp hem kendim hem annem adına eli gibi sevindim.

Beni kucaklayan eller sürekli değişirken ben; ‘bu çocuğun bağırsaklarında sorun var, kaka yapabilmesi için doğar doğmaz ameliyata almamız gerek!’ diyen doktorlara inat kakamı çoktan yapmıştım. Üstelik bu arada oldukça acıkmıştım da. Son geldiğim kucağı sanki çok önceden tanıyordum, mis gibi kokusu anamın kokusuna benziyordu. Ağzıma uzatılan ılık, yuvarlak tomurcuğa dudaklarımı kenetleyip somurdum; ağzıma dolan şey inanılmaz derecede lezzetli ve tatlıydı. Kana kana doyasıya emdim. Emerken zorlukla araladığım göz kapaklarım arasından onu gördüm; oydu, anamdı, dünyanın en tatlı,en güzel anasıydı…

Her gözümü açtığımda çoğunlukla anamı veya babamı bana bakar buluyorum…bu aralar anneannem, babaannem, teyzelerim ve halam la da göz göze gelir olduk. Şu günlerde dedem ve büyük babam da bu kervana katıldılar. Büyük babamın kucağında ev içinde küçük turlar bile atıyoruz.

Kulağıma; kimisi ‘aslanım’, kimisi ‘sarı kanaryam’ dese de ben büyükbabamın ‘kara kartalım’ demesinden hoşlanıyor gibiyim.

Biraz önce yine büyük babamla ev içinde turluyorduk, yüreğimi yaslamış olduğum yürek, daha önceden olduğu gibi sevinçle değil biraz hüzünlü atıyor gibiydi. Nedenini anlamak için büyükbabamın yüzüne baktığımda; çağla yeşili iri bir çift göz koyu lacivert olduğu söylenen gözlerime sevgi ile kenetlenerek:

Doğay çabuk büyü; bir sonraki buluşmamızda seninle sokakta gezinti yapabilmek istiyorum! Dediğinde kaşlarımı ‘nasıl çabuk büyüyebilirim ki?’ dercesine çatmış olmalıyım ki; dedem gülümseyerek;

İyi uyuyup, iyi emeceksin annenin sütünü! Diyerek sorumu yanıtladı.