1974 yılında Kıbrıs Rumlardan geri alınmış ardından Abd ambargo uygulamış ve ülkede Tüp, yağ, sigara vs. kuyrukları olmuştu. O zamanlar da Hastaneler de kuyruklar vardı sabah erkenden kuyruğa girer muayene olur ilacımızı alır evimize gelirdik.

Şimdi 182 den randevu alıyor hastalığımıza göre aynı gün veya 1-2 ay sonraya randevu alıyoruz, randevumuz aynı günse muayene olup eczaneden ilacımızı alıyor veya randevumuz daha sonraysa evimiz de bekliyor günü gelince muayene oluyoruz en azından kuyrukta değil evimiz de sıramızı bekliyoruz.

Dedelerimiz Çanakkale de kuru ekmek, üzüm hoşafı yiyerek savaşmışlar, bizde bazı vekillerimizin dediği gibi soğan ekmek yiyerek, porsiyonlarımızı küçülterek bugünlerin geçmesini bekleyeceğiz. Seçimler de vekillere oy vererek bizler seçtik bu nedenle dediklerini dinlemek zorundayız. Elbette büyüklerimizin bir bildikleri vardır.

2002 sonunda net asgari ücret 184 lira idi 6 tane çeyrek altın alınabiliyordu, 2021 yılında net 2 bin 825 lira oldu.2022 de 3,500-4000 lira olacağı konuşuluyor. Bazıları enflasyonu abartıyor % 40 % 50 diyor abartanlar yanıldı TUIK kasım enflasyonunu % 21,31 açıkladı.

Hükümet faiz konusun da tedbirli davranıyor faizler % 15 oldu. Ekonomistler daha iyi bilir de, bence faizler direk % 5 e düşürülmeli böylece piyasaların rahatlaması sağlanmalı. İnsanlar gevşemek rahatlamak için kas gevşetici kullanıyor, Dövize kas gevşetici içirmenin bir yolunu bulsak o da gevşese bizler de rahatlasak.

Biz 60 kuşağı olarak 3 darbe en az 5 ekonomik kriz gördük bugünlere geldik şerbetli sayılırız, Bizim markalı giyeceklerimiz yoktu. Kara lastiğimiz vardı. Ama mutluyduk. Şimdikiler 3 ayda bir markalı giyiniyorlar, Yine de mutlu değiller. Gençlere tavsiyem de sabırlı olmaları, tasarruf etmeleri, lüks yaşantılarından tavizler vererek hayata tutunmaları. Bu sıkıntılı günler elbette geçecek.

Geçen hafta Çivril’in okullaşmasın da büyük katkıları olan, Ayrıca Çivril’e Hastane bölümü, sağlık ocağı vs. gibi binalar yaptıran Hayırsever Kadir Kameroğlu amcanın ölüm yıldönümüydü.

Rahmetli Kadir Kameroğlu amcanın anlatımıyla Çivrilin meşhur sıpa hikâyesi; Çivril küçük bir köy döneminde bir hatırı sayılır ağanın düğününde o dönemin delikanlıları düğün gecesinde bir evde toplanıp keyif içindeyken alkol şişeleri ardı ardına içilip devrilirken ortadaki sofranın et yemeği biter, içlerinden birisi kafası pir duman çakır keyfi, gecenin ilerleyen saati zil zurna sarhoş evin alt kısmında bulunan keçilerin birini kesecekken yanlışlıkla evin sıpasını kesip gelişi güzel ayırdığı etleri pişirip yukardaki arkadaşlarına servis etmiş. Ertesi sabah bir bakmışlar ki bu gencin kestiği keçi değil eşek sıpası, olmuş bir kere geriye dönüş yok.

Çivril köyündeki bu gençlerin yanlışlığı etraf köylerin de teşvik ve ithamlarıyla Çivril adı sıpacı kalarak günümüze kadar gelen hikâyenin gerçeği de budur.

Hatta rahmetli Kadir amca bu sıpa hikâyesini, Çivrilin giriş çıkışına sıpa heykeli dikerek Çivril için kullanalım Çivrili tanıtalım demiştir. Tanrı rahmet eylesin, Tini şad olsun.

Hayatımız da aynı bu sıpa hikâyesi gibi değilmi?

Sıpayı kesip yiyenler inkâr ediyorlar, Ben etini yemedim, suyuna bandım diye geçiştiriyorlar ama o düğün evinin yanından bile geçmeyen herkese sıpacı diyorlar.

Esen kalın…