ABD, Suriye’nin kuzeydoğusunda Bölücü Terör Örgütünü güçlendirerek yeni bir devletçik yaratma gayretlerini sürdürmektedir. Suriye’nin kuzeydoğusunda kukla devletiyle bölgeye hakim olmak istemektedir. Rusya, İdlib’te rejim güçlerini desteklemeye devam etmekte. Esad rejiminin talebi doğrultusunda geldiği Suriye’de kalıcı hale gelmiştir. Suriye’de artık taşeronları sayesinde ABD ve Rusya komşumuz durumuna gelmektedir.
Önümüzdeki dönemde; Doğu Akdeniz’de deniz sahalarının kontrolüne yönelik adımlar atılmaya devam edecek. Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşma ve kazanımlara yönelik karşı ittifaklar daha da güçlenecek. Doğu Akdeniz’i doğrudan etkileyen Libya’nın iç sorunlarındaki taraflar daha keskin hale gelecek. Rusya, muhalif Hafter aracılığıyla Libya’ya yerleşme gayretlerini sürdürecek. Bu bağlamda, Mısır’ı ön plana çıkararak kendisi geri planda olduğu algısını yaratmaya çalışıyor. Türkiye karşıtı ülkelerin girişimleri ile Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye dengesini bozabilecek gelişmeler beklenebilir.
Uluslar arası alanda!
ABD’nin; liderlik, ekonomik, askeri ve siyasi üstünlüğünde ki zayıflama emareleri daha belirgin hale gelebilecek. Özellikle siyahlara karşı tutumları iç sorunlarını ön plana çıkaracak ve iç istikrar sorunu yaşamaya başlayacak.
Çin, ekonomik yönden güçlenmeye devam edecek, ticari ilişkilerde bazı ülkelerin Çin’e yaklaştığı görülecek. Yeni ittifakların oluşmasında kilit rol oynayacak. Rusya, ekonomik yönden zayıflamaya başlasa da Suriye ve Libya’da muhtemel kazanımlarını korumaya devam edecek. Avrupa Birliği’nin mevcudiyeti ise tartışmalı hale gelecek.
Yeni ittifaklar ile çok kutuplu dünya düzenine doğru gidileceği görülmektedir.
Türkiye olarak!
İç politikada suni gündem yaratarak mevcut ve geleceğe dönük stratejik konular görmezden gelinmemeli. Tüm siyasi aktörlerin zamanını doldurduğunda siyaset sahnesine ve gerçek yaşama veda ettikleri bilinmektedir. Ülkenin hak ve menfaatlerine yönelik stratejiler geliştirmek tarihi sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır.
Suni gündemlerden uzaklaşarak, virüs belası süreci sonrası değişimlere yönelik gelişmelere hazırlıklı olmalıyız. Bölgesel ve uluslar arası alanda jeostratejik durumumuzu dikkate alarak doğru yerde konumlanacak politikalar üretmeliyiz.