Bu durum oldukça olağandır. Tahmin edildiğinden daha çok kişide görülebilir. Bu nedenle terapistin, danışanın özel bilgilerine dair nasıl sorumlulukları olduğunu anlatmak faydalı olacaktır.

Terapide konuşulan her şey yalnızca terapist ve danışan arasında kalır. Dışarıda herhangi bir kişi, kurum ya da platformda paylaşılması söz konusu değildir. Yalnızca danışanın kendisi ya da bir başkasına zarar verme ihtimali varsa yetkili kurumlara bildirmek gerekebilir. Ancak böyle bir durumda danışandan gizli olarak bildirme gibi bir durum olmaz; öncesinde mutlaka danışana bilgi verilir. Böyle bir yükümlülüğün olması, danışanın zarar verme ihtimaline neden olan konuları konuşmaya engel değildir. Her şey ilk olarak düşüncede başladığı için eyleme kadar geçen süreçte gerçekleşme ihtimali oldukça azalır. Bu nedenle danışan böyle düşüncelere sahipse bunları terapide konuşmak danışan için hem rahatlatıcı olur hem de nasıl baş edebileceğini öğrenir.

Terapist ve danışan bir sosyal ortamda karşılaşırsa ne olur? Gizlilik gereği terapist sosyal yaşamda danışanla doğrudan iletişim kurmak için adım atmaz. Çünkü danışan, terapiye gittiğini yakın çevresiyle paylaşmamış olabilir. Bu nedenle terapist ilk adımı atarsa özel yaşamı ihlal etmiş olur. Ancak danışandan selam verme, diyalog kurma gibi bir adım gelirse terapist buna uygun bir geribildirim verebilir. Bu durum da olabilecek en kısa sürede gerçekleşir. Tüm bunlar danışanın gizliliğini korumak için yapılır.