Dr. Öğretim görevlisi Ferhan Çakır ile röportajımızı Çivril Atasay Kamer Meslek Yüksek Okulunda gerçekleştirdik.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

İstanbul’da doğdum. İlk orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladım. 1995 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesinde iktisat bölümüne başladım. Mezun olduktan sonra Pamukkale Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım. Yüksek lisansımı Pamukkale Üniversitesi maliye bölümünde yaptım. Doktoramı Isparta Süleyman Demirel Üniversitesinde maliye bölümünde yaptım. Şu an Pamukkale üniversitesine bağlı Çivril Atasay Kamer Meslek Yüksek Okulunda Dr. Öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım.

Türkiye, uzaktan eğitim açısından dünyayla kıyasladığınızda nasıl bir konumda? 23 Mart itibarıyla geçilen uzaktan eğitim sürecine ülke olarak kolay adapte olabildik mi?

Türkiye, uzaktan eğitimde dünyanın geri kalanına kıyasla iyi bir düzeyde. Bunun bir nedeni devletin bu alanda çeşitli devlet üniversiteleri nezdinde çok ciddi yatırımlar yapmış olmasıdır. YÖK de uzaktan eğitim konusuna çok önem veriyor; çünkü Türkiye kalabalık ve genç bir nüfusa sahip. İlk ve ortaöğretimde EBA dünyada birinci sırada. Dolayısıyla Türkiye uzaktan eğitim konusunda çoğu ülkeden iyi durumda diyebilirim. Temel problemlerimiz var. Bunlar teknolojik ve alt yapısal. Genel internet bant genişliği, insanların sahip oldukları bilgisayar ve diğer iletişim araçlarının teknolojik özellikleri gibi sorunlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Burada da ilginç bir nokta şu ki bizim halkımız teknoloji tüketimi konusunda son derece girişken ve hevesli.

COVİD-19 İLE BERABER EĞİTİMDE DİJİTALLEŞME

Türkiye’nin pandemi ile mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Genel olarak orta düzeyde değerlendiriyorum. Özellikle sağlık çalışanlarının ciddi fedakârlıklara katlandıklarını hepimiz biliyor ve gözlemliyoruz. Ama vatandaşlar kurallara uyma konusunda gerekli hassasiyeti göstermiyor.

DİJİTALLEŞME İVME KAZANACAK

Salgınla birlikte eğitimde dijitalleşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Salgın sürecinin hem Türkiye hem de dünya çapında beklenmedik etkiler yarattı ve hayatımızda ciddi değişikliklere yol açtı. En çok etkilenen sektörlerin başında da geniş bir kitleyi ilgilendiren eğitim sektörü geliyor. Her konuda başta aileler, öğretmenler, öğrenciler ve sistem olarak bu salgına çok hazırlıksız yakalandık. Eğitim sisteminin geleceğine bakıldığında dijitalleşmenin ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığı ve dünyada bundan sonra dijitalleşmenin ivme kazanacağı görülüyor. Aslında eğitimde dijitalleşme uzun yıllardır konuşulan bir kavramdır. Yaşadığımız covid-19 salgını bir nebze de olsa dijitalleşmeye ivme kazandırdı. Aslında ideal olan yüz yüze eğitim ve öğretimdir. 20 yılda geçilecek olan aşamaya dünya birkaç yıl içerisinde geçiyor. Koronavirüs salgını bittiğinde bile dijitalleşme artık destekleyici olarak daha yoğun kullanılmaya devam edecektir. Çünkü hem bilgilere anında ulaşma açısında hızlı hem de soyut olan şeyleri somut bir şekilde gösterme gücüne sahip.

SEVDİKLERİMİZE SARILAMIYORUZ

Pandemi size neleri hatırlattı?

Pandemi bizlere sevginin, arkadaşlık ilişkilerinin, yüz yüze iletişim ve komşu ziyaretlerinin önemini hatırlattı. Çünkü elimizde iken hiçbir şeyin kıymetini bilmiyormuşuz. Şu an ev ziyaretleri başta olmak üzere anne babanı bile artık kucaklayamayacak durumdayız. Çok üzüntü verici bir durum. Covid-19 sevdiklerimize sıkı sıkı sarılmayı öğretti.

Editör: Haber Merkezi