Neymiş efendim!

Halil Atatürkçü, Çerkez Kaymakam da Vahidettinci. Halil de bu yüzden öldürülmüş…

Erol Mütercimler’den dinlediğime göre: “Atatürkçülük 1950 sonrası, öncesi Kemalizm vardı” dedi. O yıllarda Atatürkçülük olabilir mi, mümkün mü?

Çökertme Türküsünün Öyküsü

Çökertme türküsünde adı geçen Halil; babası tarafından Van ilinin Erciş ilçesi, Bozüyük köyündendir. Ailenin büyükleri önce Van’dan İstanköy’e gelirler ve daha sonra Bodrum (Muğla’nın ilçesi) Karabağ’da Bekiroğlu tepesine yerleşirler. Halil’in babası Demirci Ali Usta burada bir çingene kızı ile evlenir ve Halil bu evlilikten doğar. Halil “Yörük Kızı” türküsüne konu olan kız kardeşini ve Yakaköy baskınında Kör Bayram’ı öldürdüğü, ayrıca Rum Konturbazlarla işbirliği yaptığı için Bodrum Kalesi’nde 7 yıl hapis yatar. Halil, 1902 yılında hapisten çıkarak “Akçaalan” da yaşamaya başlar. Çakır Gülsüm (Gülsün) lakaplı Hafize Alagöz (Havse Alegöz) ile ilk kez Karakaya’da bir düğünde karşılaşır. Birçok kişinin bu kadının peşinde olduğunu görünce onu yanındaki Çırkanlı (Konacıklı) bir deveci olan Hacı Palya ile evlendirir. Daha sonra da Gülsüm’ü alabilmek için arkadaşları ile Gülsüm’ün kalmakta olduğu Dertlinin Ali’nin evini basar. Şikayet üzerine resmi makamlar peşine düşer. Halil suçu üzerine alarak arkadaşlarının dağılmasını söyler. Bunlardan kimi kaçar, kimi yakalanır. İzmit’e kaçanlardan Selamoğlu’na yakını olan Bodrum Karakol Onbaşısı Ali vasıtası ile affedileceğine dair bir haber gönderilir. Selamoğlu Bodrum’a döner ve Çerkes Kaymakam Ömer Lütfi Türk Tarafından Halil’i bulması koşulu ile affedilir. Bu arada Halil, Dertlinin Ali’nin evinden kaçırdığı Gülsüm ile yaşamaktadır. Karabağ ile Akçaalan (Turgutreis) arasında Dertlinin Ali’nin yolunu keserek kendisinden şikayetini geri almasını isterse de sonuç alamaz. Halil, sürekli kaçarak saklanır. Gülsüm ile birlikte ilk günlerini İzetin ‘Ezedin) ve etrafındaki dağlarda geçirir. Halil’in çoğu zaman kaldığı yer, Elif’in mandırasının batı yanındaki Gablangıç dağının doğu yamacındaki mağaradır. Bazen Pınarlı, Karageriş, Gürece, Müsgebi, Gümbet, Koyunbaba, Gökseki ve Gerişte ortaya çıkıp dost eğlencelerine katılan Halil ve Gülsüm bir Eylül ayı sonunda Yalıkavaktaki Havıt yakasında Mahmut Çavuşun deniz kıyısındaki evine misafir olurlar. Burada Halil, eski arkadaşı Selamoğlu Mustafa’ya kendisin yakalaması için Çerkes Kaymakamın 100 lira verdiğini ve hakkında vur emri çıkardığını öğrenir. Bunun üzerine Gülsüm ile bu kez Küdür’e geçer. Bu arada Şaplıkaya’dan Küdür sahiline inen Selamoğlu, bir damda arkadaşları ile eğlenen bir yandan da keman çalmakta olan Halil ile karşılaşır. Gülsüm’de bu eğlencede bir yandan içmekte ve bir yandan da oynamaktadır. Eğlence sırasında Selamoğlu ve Halil konuşurlar. Halil, Selamoğlu’nun teslim olma teklifine katılmaz. Kendisine bu konuda mektup yazan Şerif Alioğlu İbrahim Çavuş’a verdiği cevabı tekrarlar. Bu cevap “Efenin ölüsü dağda kalır” dır. “Ölsem de teslim olmam” diyerek Selamoğlu’nu geri çevirir.

Kaynak: Mehmet Ali Eren, Öyküleri ile Muğla Türküleri