‘Yaşam uzun vadede yaşamı merak edeni, iletişim kurup ilişki geliştireni, yardımlaşmayı becerip işbirliğini uygulayanı, “biz” değerleri içerisinde yeni sentezleme yapıp verimli üreteni ödüllendirir.’ demişti Doğan Cüceloğlu, Var mısın? adlı son kitabında. Toplum olarak, çocuklarımızın ve gençlerimizin merak duygularını iyi anlamalı, toplumumuzun temelini sevgi, saygı, iyilik, hoşgörü ve nezaket değerleri üzerine kurmaya çalışmalıyız.
Yeri geldiğinde egolarımızı, öfkelerimizi, hırslarımızı bir kenara bırakabilmeliyiz. Ve artık bırakma zamanı geldi de geçiyor bile. Artık ‘biz’ olmalıyız.
Zamansız acılarımız, kayıplarımız, maddi sıkıntılarımız, hastalıklarımız, ve daha pek çok sorun insanlığın üzerine çöktüğünde, olumsuzlukları bir kenara bırakıp her şeye rağmen insanların her gün yeniden uyanabilmesi,
bir gün daha yaşama ve insan olmaya dair bir şeyler yapabilme gücünü içinde hissetmesi değerli şeylerdendir.
Bu nedenle her gün; o meşhur Tibet deyişinde olduğu gibi; ellerinizi kalbinizin üzerine koyun ve sesli bir şekilde “Umut burada yaşıyor” deyin.
İnsanları mutlu ve ayakta tutan şey tam da içlerinde saklı.
Yaşıyorsanız, her şey için hala umut var demektir.
Umudunuz var ise, bir hayaliniz de var demektir. İsterseniz elbette onu başarabilirsiniz.
En zorlandığınız anlarda bile inanmanın, bıkmadan usanmadan emek vermenin sonucunun ne olduğunu ZAMAN bize gösterecektir. Yeter ki çözüm yollarını doğru değerlendirebilelim.
Empati özelliğimizi hiçbir zaman ve koşulda kaybetmeyelim, birbirimizi anlamaya çalışalım.
Toplum olarak yalnızca acılarımızı değil, sevinçlerimizi de paylaşabilelim.
Biz olma yolunda, önce büyükler örnek olsun, çocuklarımız zaten o doğrultuda yükselecektir.
Esen kalın