Diz boyu kar yağdığı halde okulları tatil olmamış. Hiç birinin renkli çocukluk resmi olmamış.

Hatta hiç bebeklik, çocukluk resmi olmamış. Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş.

Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil.

Harp görmüş, darp görmüş. En azı 3 ihtilal, 6 muhtıradan sağ salim paçayı yırtmış. En azı 10 ekonomik krizden nasibini almış. Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil.

Küçük şeylerle mutlu olmayı öğrettiler bize. Ne her gördüğümüzü isterdik, ne de her istediğimiz olurdu. Şimdikiler gibi bunalımlara girip çıkmazdık ve ertesi gün unuturduk.

Bizim oyuncaklarımız tahtadan. Makaradan, düğmeden, teldendi. Bozulunca, kırılınca şimdikiler gibi atmaz, kendimiz tamir ederdik. Elbiselerimiz yırtılınca yamanır, kara lastiklerimiz dikilirdi.

Yılda iki dini bayramdan birinde elbise veya ayakkabı alınırsa en mutlu çocuklar bizlerdik.

Pantolonumuz, kazağımız veya ayakkabımız yamalıydı ama hiç birimiz birbirimizle dalga geçmezdik.

Evimizde yağ, şeker, salça, çay vs. bitince elimizde bir bardak veya tabakla komşularımızdan gider isterdik, evimize alınınca geri götürürdük.

Okuldaki aşı günleri korku, heyecan, eğlence doluydu. Bir anda Öğretmenimiz ve sağlıkçılar sınıfa girer kapılar kapatılır, Suda kaynatılmış şırınga ile hepimize aşı vurulurdu. Tek şırınga ile 30-40 öğrenciye vurulan aşılar bizi korurdu.

Çocukluğumuz sokakta, toz toprak, çamur içinde oyun oynamakla geçti ama bizler şimdiki çocuklar kadar hastalanmazdık. Herhalde oynadığımız toz, toprak ortam bize bağışıklık kazandırıyordu.

Şimdi bakıyorum steril enjektörler, dikkat edilen, sokakta bile oynamasına izin verilmeyen çocuklar hastalıktan başını alamıyor hele ki bilgisayar oyun arkadaşlığını övünerek anlatıyorlar ki ömre bedel.

Tabi ki tozlu sokakta arkadaşıyla korakorfutbol, saklambaç vs. oynamayan, düşüp dizi kanamayan, kafası yarılmayan çocuklar ne bilsin o arkadaşlığı, dostluğu vefayı!

Biz geçmiş zamanlılar bu güne adapte olamıyoruz, Aslında beceremiyoruz şimdiki zamana uymayı.

Şimdiki zaman öyle garip ki bir muhataplık da yaşamıyoruz. Ama sıkılıyoruz daralıyoruz.

Ölmüş, vurulmuş, asılmış arkadaşlarımızın hepsi de büyümemiş çocuklar.

Çünkü şimdiki zamanının çocukları hep yetişkin. Bizse hiç büyümeyen çocuklarız.

Aile fertleri bir aradaydı. Aynı kaptan yemek yerdik, Aynı tastan suyumuzu içerdik.

Sevgi saygı edep vardı, Ağzımızın tadı yerindeydi,

Eskiden minderde otururduk, Gönlümüz alçaktı sanki

Minderlerden koltuğa bir çıktık. Çıkmaz olaydık!

Güzel günlerdi yaşadık bitti!