Kapının tıkırtısı ile uyandım. Narin yapılı, orta yaşlı, orta boylu bir kadın. Elinde kocaman bir tepsi ile içeri girdi. Tepsideki iki koca fincandan buharlar dağılıyor odaya, buharları kahve kokusu izliyor. Kadının gözleri bir bana, bir oğluna…bir beyaza bir karaya bakıyor…Kirpiklerimi oynatmadan izliyorum. İzlerken şu anda içeriye giren kadın anam olsaydı, yeşil gözler bir bana bir George’a devriliyor olacaktı diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Kara gözler iri iri olurken tepsiyi masanın üzerine bırakıp çıktı.
Kahvelerimizi içip bir şeyler atıştırdıktan sonra evden çıktık. Sokakta in cin yok. Akşamki kalabalık, küfürler, gülüşmeler…bağırış çığırış hangi deliğe girdi diye bakınıyorum. Daracık sokağı, birbirine yaslanmasalar yıkılıverecek gibi duran barakaları geçip ana caddeye çıktık. Caddeye çıkınca George,
Benim öğleden sonra saat ikiye kadar dersim var, ister bekle ikiden sonra buluşup beraber gidelim, istersen beni beklemeyip yabancılar şubesine kendin gidebilirsin deyip, ötelerde görünen yüksekçe bir binayı işaret etti…
Kendisini bekleyeceğimi söyleyince, saat iki buçukta buluşmak üzere sözleşip ayrıldık. Miami’ye gelirken bir gece kalmış olduğumuz Colonial British Hotel’e doğru yürüdüm. Resepsiyonun önünden geçerken görevliye dönüp bakmadım bile. Lobiyi geçip bahçeye, bahçeden plaja inip sırt çantamı boş bir şezlongun yanına koyup şezlonga uzandım. Tenha olan kumsal her geçen an kalabalıklaşmaya başladı. Bu arada şirin mi şirin iki sarışın genç kız gelip biraz ötemdeki şezlonglara havlularını atıp denize doğru yürüdüler. Arkalarından gidip ‘Günaydın!’ dedim. Biri yarım yamalak, biri öylesine dedi ‘Günaydın!’ Ben sürdürünce zoraki konuşmayı, onlarda konuştular gönülsüzce. Fransa’dan gelmişler, ikisi de öğrenci imiş. Yarım yamalak Fransızcamla konuşmayı ötelere çekmek istedimse de aldırmadılar. Ne Türk oluşum, ne çağla yeşili gözlerim ne de biratmışbeşlik sırım gibi vücudum ilgilerini çekmişti.
Güneşlendim, yüzdüm…Derken buluşma saati yaklaşınca duş alıp çıktım. Vardığımda gülen yüzü ile George’u beni bekliyor buldum. Binaya doğru yürüdük.