Mehmet Reşit AKAY 95 yaşında. Türkiye’de Köy Enstitülerinde görev alan sadece 17 öğretmen biri. Öğretmenler günü sebebiyle evine yaptığımız ziyaret kendisini çok mutlu etti. Duyduğu memnuniyet o kırışmış yüzündeki inci gibi parlayan gözlerinden okunuyordu. Bizimle, görev aldığı yıllardan, yaşadıklarından, anılarından kesitler paylaştı.

  • ASIRLIK ÇINAR UNUTULDUrbt

1927 yılında Çivril’in Emirhisar kasaba doğumlu olmasına rağmen nüfusa geç yazıldığını gerçekte 95 yaşında olduğunu ifade eden Mehmet Reşit Akay; “İlkokulu burada Emirhisar’da okudum. 1939-40 yıllarında mezun olduktan sonra Köy Enstitülerine gittim.31 Ekim 1946 yılında öğretmen olarak mezun oldum ve kendi köyüme Emirhisar’a öğretmen olarak geldim. 1956 yılında Süngüllü’ye oradan da askere gittim. 18 ay Yedek Subay olarak askerlik yaptıktan sonra beni Homa’ya verdiler. Homa’da beş sene, Yuvaköy’de üç sene görev yaptım. Sonra Çivril 30 Ağustos okulunda görevimi tamamlayıp, emekli oldum.” Dedi.

“TABİATLA OKUL KUCAK KUCAĞAYDI”

Devletin bu Enstitülere katkısı hemen hemen yok denecek kadar az olduğunu söyleyen Mehmet Amca; “ Öğrenciler, bir yandan eğitim görürdü diğer yandan da kendi dersliklerimizi, barınaklarımızı, kısaca kendi gereksinimlerimizi, öğretmenlerin ve usta öğreticilerin gözetiminde kendimiz yapardık.

Köy Enstitülerinde ayrı bir eğitim vardı. Tabiatla okul kucak kucağaydı. Bir tarafta doğa bir tarafta okul vardı. 1952 yılına kadar 17300’ün üzerinde öğretmen mezun oldu. Tarlalarımız vardı bizim. Öğretmenlerimiz bizi tarlalara götürür, baktırıldı. Sürme zamanı geldiyse sürdürüldü. Eker, diker, sürerdik. Arpa’sını hayvanlara verirdik. Hayvanlarımız da vardı bizim. Bir inek 22 kilo süt verildi. Buğdayını da verir okulda ne lazımsa onu alırdık. Biz tarımda yapardık.

Sanatım vardı benim, dokumacıydım. Battaniye dokudum çok. Okulun tüm iç çamaşırlarını biz dokurduk. Ayda bir hafta sanata, bir hafta tarıma gidiyorduk. Kendi ihtiyacımızı kendimiz üretiyor, kendimiz tüketiyorduk. Kapatıldı, çok üzüldüm.” dedi.

İsmet İnönü’nün köy enstitülerini ziyaret etmesini unutulmaz anıları arasında anlatan Mehmet Amca; “İnönü okula geldi hava değişti. Yenilikler, güzellikler yeni bir hava geldi. İnönü sınıfa girdi arkadaşıma problem sordu. Unutamadığım hatıram oldu.” dedi.

O dönemlerde her şey az olsa da köy enstitülerinin bu kıtlığı hissetmediğini, kendi kendisini idare edebilen bir yapıya sahip olduğunu kaydeden Mehmet Amca; “O zaman her şey bol değildi ama Köy Enstitülerinde biz hiç yokluk görmedik. Alman harbi vardı o zaman askerlere yiyecek ne veriyorlarsa bize de aynısını veriyorlardı. Şimdi ki öğretmenler Köy Enstitüsünde yetiştirsin öğrencilerini. Böyle istiyorum ama olmaz bitti, bitti. O zaman İğdir’li Hakkı vardı rahmetli oldu. O Çivril’in bir numaralı marangozuydu. Köy Enstitüsünden mezun, orada ki sanatı marangozculuktu. Kendi işimizi kendi kendimize yapardık. “dedi.

“NELER YAPMADIK Kİ”

Dersleri uygulamalı olarak yaptıklarını söyleyen Mehmet Amca; “Duvar da ördük, kapının kilidini de yaptık, binayı da ördük, çatısını çattık, sıvasını yaptık, neler yapmadık ki… Ellerimizle kurduğumuz okulda, tarım, hayvancılık, demircilik, marangozculuk, dokumacılık sanatları üzerine uzmanlaştık. Kültür dersleri, tarım dersleri ve sanat derslerimiz vardı.

Öğretmenler de aynı bizim giydiğimiz giysiyi giyerdi. Yani dokumacılığı tezgâhı çizerek falan öyle bir şey yoktu. Dokuma tezgâhı yaparak yaşayarak görecek orada. Ben dokuma tezgâhının başındaydım. Okuldaki bütün örencilerin çamaşırlarını ben dokuyarak çıkarmıştım. Mandolin, piyano, keman ve bir de bağlama vardı, akordeon, davul, zurna vardı. Ben de çok iyi mandolin çalarım. Çok ta severim. Notaları bilirim, okulda öğrendik. O zaman herkes birer şey çalardı. O top sahasını da öğrenciler yaptı. Herkes her şey çalabiliyordu. Müzik dersini yaparak ve yaşayarak öğreniyorduk. Kara tahtaya nota çiziliyorduk.” Dedi.

ÖĞRETMENLER TOPLUMUN MİMARI

Köy Enstitüsü mezunu öğretmenler istisnasız çalışkan olduğunu ifade eden Mehmet Amca; “Tatile bile gitmek istemezdik. Bize verilecek işi bekler ve o işi yapardık. Ahlaklıydık, yalan söylemezdik. Hırsızlık olmazdı.” dedi.

Öğretmenler gününde öğrencilerinden arayan, gelen oldu mu diye sorduğumuzda; “Geçen sene çok olmuştu ama bu sene tek siz geldiniz. Teşekkür ederim. Gönül kızımız geldi. Ben de tüm öğretmenlerin gününü kutluyorum. Atatürk’ün de dediği gibi öğretmenlik her şeyin üstündeki bir sanattır. Atatürk, ‘Türkiye Büyük Millet Meclisindekilere ne maaş verilecek denildiğinde Öğretmenlere ne maaş veriyorsanız onu vereceksiniz’ diyor. Öğretmenler toplumun mimarı. Topluma şekil veren bir meslektir öğretmenlik.” Dedi.

“KÜTÜPHANE AÇACAK KADAR KİTAPLARIM VAR”

Sayısını hatırlayamayacak kadar çok kitap okumuş olan Mehmet Amcanın kendisine ait şiirleri de bulunuyor. Emekli olduktan sonra Kızılay, Çevak, Tema Vakfı gibi kuruluşlarda uzun yıllar görev alarak sosyal sorumluluklarını yerine getiren Mehmet Amca 2001 yılının Mayıs ayında TEMA Vakfı için yazmış olduğu şiirinin bir kaç kıtasını bizlere okuyor:

AĞACIN ARZU HALİ

Ben bir ağacım.

Sakarya boylarında kavak,

Amasya’da elma,

Ege’de portakal,

Malatya’da kayısı,

Karadeniz’de fındığım ben.

Eriğim, dudum, bademim, kirazım.

Yüzlerce türümle sizlere çerezim ben.

Ben bir ağacım.

Meşeyim, ardıcım, çamım,

Uludağların yamaçlarında…

Toroslarda göklere değer başım.

Ormanım ben…

  • ASIRLIK ÇINAR UNUTULDUrbt

“ÖĞRETMENLER GÜNÜNDE ARAYIP SORULMAMASI BİZİ ÇOK ÜZDÜ”

Çivril’in yaşayan köy enstitülü tek öğretmeni olan Mehmet Reşit Akay’ın Oğlu Emekli Öğretmen Erol Akay ile gelini Emekli Öğretmen Hatice Akay öğretmenler gününde ziyarete gelen Genç Çivril Gazetesi’ne ve CHP Çivril Belediye Meclis Üyesi Gönül Emre’ye teşekkür ederek gelmeyenlere sitem ettiler; “30 yılı aşkın süre öğretmenlik yaptı. Emekli olduktan sonra 25 yıl Türk Kızılay’ında gönüllü olarak çalıştı. Altın madalya aldı. TEMA Vakfında görev aldığı sürede ağaç dikimlerinin çoğunda ismi geçer. Çivril Huzurevi yapılırken görev aldı. ÇEVAK Vakfında ihtiyaç sahibi öğrencilerin tespiti kısmında görev aldı. Ayakları tutmayıp oturuncaya kadar bir fiil çalışıp, hizmet etti. Ama bu öğretmenler gününde Çivril’de Köy Enstitüsünde görev yapan ve tek kalan öğretmeni arayıp, sormamaları bizleri üzdü. Ziyaret edilmemesi, bir hal hatır sormamaları bizi gerçekten çok üzdü.”

Genç Çivril Gazetesi olarak Köy Enstitülerinin yaşayan çınarının ellerinden öpüyor öğretmenler gününü kutluyoruz.

Editör: Haber Merkezi