İyi ama aradan elli iki yıl geçmiş birbirimizi görmemiş, uzaktan yakından birbirimizle hiç bir haberleşmemiz olmamıştı. Yine bu Piç yeni bir pu..luk peşinde mi acep? Diye aklımdan geçirirken toparlanıp “Merhaba Sinan, hangi rüzgar esti, bana nasıl ulaştın?” derken lafı ağzıma tıkadı; “telefonunu bizim Bilal’dan aldım. Bak ne diyecem, ben şimdi Fransa’dayım. Daha doğrusu yıllardır buradayım. Geçenlerde Londra’ya gitmiştim, gittiğimde bizim Md. Yunus’a da uğradım. Sağdan soldan, eski günlerden lafladık. Sana bir sürü haksızlık ettiğim falan aklıma gelince biraz içim burkulur gibi oldu. Gönlünü almak adına sana bir paket gönderiyorum. Gönderdiğim özel bir şey, full afrodizyak. Afiyet olsun, tekrar görüşme dileği ile yanaklarından öperim!” deyip şak diye telefonu kapattı,
Birkaç gün sonra kargo ile bir paket geldi. Üzerinde Fransızca bir sürü yazı olan güzel bir konserve kutusu. Fransızcam yok içeriğini anlayamadan konserve kutusunu açıp içindekini afiyetle mideye indirdim. Sonra kafama takılınca fransıcça bir sözlük bulup baktım. Yediğim salyangozmuş…Eeee dostlar ben şimdi P…Sinan’ın yüzünden dinden mi çıktım? Zaten işin ucunda Sinan olunca bir pu..luk olacağı belliydi ya…