Sanırım Cem Karaca’nın bir sözü “Yoksulluk kader olamaz”. Yazarın başlığı bu… Ona atfetmiş.

Israr var.Paramızı pul etmeyi ” ekonomi politikası”,geçim şartlarımızı ağırlaştırmayı da “ekonomik kurtuluş savaşı” olarak sunuyorlar diye başlamış söze yazar.İlave ediyor,”bilinçsiz bir siyaset değil bu”!! Kaç kez sınandı bu yol? Kararlı bir tutumla, öngörüleri tutacakmış edasıyla yaptıkları açıklamalar kaç kez hayatın akışı içinde yalanlandı? Şimdi gene aynı oyun; bedeli giderek ağırlaşan, yükü halkın sırtına yükleyen bir politika.

Ekonominin canlanmasını bekliyorlar. Alım gücü düşerken kim, nasıl tüketime yönelsin; çarşı pazar canlansın? Döviz böyle hızla değerlenirken kim üretime, yatırıma yönelsin? Stokçuluğun önüne böyle bir ortamda nasıl geçilsin?

Aslında her şeyi denetimsizce bir merkeze bağlamanın; ülkenin kaderini Saray siyasetinin eline terk etmenin bedeli bu. Bu tablo iktidarın eseridir ve iktidar değişmedikçe de sürecektir.

Çözüm seçim sandığının bir an önce halkın önüne getirilmesi,iktidarın ve onun halkı yoksullaştıran siyasetinin,sisteminin değiştirilmesi..Erken seçim yok diyorlar, korkuları , acaba iktidar gücünü kaybedeceklerinin farkında olmalarından mı?

Muhalefet partileri bir araya gelip toplumu, “iktidar çözemez, peki muhalefet, bu derin sorunları bir araya gelip çözebilir mi?” kuşkusundan kurtaracak önerilerini halka sunmalı.

Neler önermeliler? Zamlara,paramızın değer kaybına,hayat pahalılığına,stokçuluğa nasıl karşı duracaklar?bu politikanın acı faturası emekçilere,halka daha bir yansıdığında hangi politikayla bunu önlemeyi düşünüyorlar?Halkçı-Kamucu bir politikayı yüksek sesle dillendirebilecekler mi?Emeği iyice ucuzlatıp,sözsüz savunmasız bırakan bu iktidara karşı emek örgütlerine,demokratik meslek örgütlerine de çok görev düşüyor.Seslerini yükseltip,taleplerini muhalefetin programına mutlak aldırmaları gerekiyor..

Evet, ülke kötü yönetiliyor. İktidar değişikliği gerekiyor. Fakat yetmez; bu derinlikte bir talan ekonomisinin arkasından “orta yolcu” bir ekonomik program gelirse sorunlar çözülmez, ötelenir. İşte bunun için ekilen yapay kutuplaşmalar bitsin, hep beraber oturulup konuşulsun. Tartışılsın. Özgürce düşünceler ortaya konsun. Hainsin, işbirlikçisin, yandaşsın gibi suçlamalar bağımsız yargıyla ispatlanmadan sadece ortalığı toz dumana boğar. Ülke zarar görür, hepimiz çaresiz kalırız.

Son olarak, yazarın başlıkta söylediği gibi.”Yoksulluk kader olamaz”.

Sağlıcakla kalın.