Çoğu zaman bu basit tanım unutuluyor ve tüm sıkıntılar burada başlıyor. Bir kere diyet yapıp fazla kilolarımızdan kurtulacağız ve hayatımıza devam edeceğiz sanıyoruz. Ama maalesef sistem bu şekilde işlemiyor. Kısa sürede verilen fazla kiloların geri dönüşü çok daha fazla ve çabuk olur. Hepimiz insanız arzularımız, isteklerimiz, nefsimiz var; robot değiliz. Sağlıklı bir birey her şeyi yiyebilir (metabolik olarak kesin bir intolerans olmadığı sürece). Önemli olan aşırıya kaçmadan az az sık sık yiyerek dengeleyebilmektir. Bu dengeyi de ancak beden-beyin-ruh üçlüsünü dengeli bir şekilde doyurarak sağlayabiliriz. Yani her yönden yaşam biçimimizi düzenleyerek başarırız bunu.

Diyete başlamadan önce, öncelikle karar vermek gerekir. ‘Gerçekten kilo vermek istiyor muyum ? Neden kilo vermek istiyorum?’ gibi soruları kişi kendi kendine sormalıdır. Tatmin edici cevaplara ulaşmadan diyet yapmaya başlamak doğru değildir. Çünkü beyin inandırılamazsa bu süreçte zihin desteği alınamadığı için boşa kürek çekme düşüncesine kapılıp hayal kırıklığı yaşamak oldukça olağandır. O yüzden karar vermek ve inanmak merdivenin ilk basamağını oluşturuyor.

İkinci basamakta ise doktor kontrolü yer alıyor. Sürekli diyet yapmaya çalışıyor ve başarılı olamıyorsanız metabolizmanızdan kaynaklı bir problem olabilir. Sürekli açlık krizlerinizin altında kan şekerinizdeki anormallik, vitamin-mineral yetersizlikleri ya da yeterli salgılanmayan veya fazla salgılanan hormonlar gibi metabolik bozukluklar yatıyor olabilir. Bu yüzden detaylı bir kan tahlili ile henüz semptomları ortaya çıkmamış rahatsızlıklar da önceden teşhis edilebilir.

Üçüncü basamakta beslenme uzmanı vardır. Size özel, yaşam biçiminize, çalışma şartlarınıza, günlük faaliyetlerinize, ekonomik durumunuza uygun listeler hazırlayarak sağlıklı bir biçimde kilo vermenize yardımcı olur.

Dördüncü basamakta spor karşımıza çıkıyor. Spor yapmak sağlığımız ve kendimizi iyi hissetmek için başvurmamız gereken doğal bir antidepresandır diyebilirim. Tek başına spor da diyet de işe yaramaz, işe yarar görünse de bir yerden sonra kendimizi çok zorladığımız için bizi yarı yolda bırakabilirler. Diyet yapmaya başladıktan bir müddet sonra (bu süre ve miktar kişiden kişiye farklılık gösterir) mutlaka spor eklenmelidir. Günlük yapacağınız ortalama 30-40 dakikalık tempolu yürüyüşler daha sağlıklı ve kolay kilo vermenize yardımcı olacaktır.

Diyet yaparken bu ilk dört basamak sizi büyük ölçüde hedefinize götürecektir. Ama inancınızı hiçbir zaman yitirmemeniz gerekir. Ve tabi ki toplumsal baskılardan da olabildiğince etkilenmemek gerekiyor. Diyetteyken belirgin bir şekilde artan ‘ısrar’lardan, ‘şu kadarcıktan bir şey olmazlar’dan, ‘bunun ne kalorisi olacak sanki hurafeleri’nden, ‘yürüyüşe çıkarsam komşum dedikodumu yapar, kayınvalidem arkamdan konuşur’ gibi motivasyon kırıcı durumlar üzerinde durmamak hatta kulaklarınızı tıkamak en doğrusu olacaktır.

Zira henüz kabullenmeyenler olsa da obezite; beraberinde çeşitli hastalıklara gebe olan bir hastalıktır. O yüzden ısrarcı olmayın, bırakın insanlar yiyeceği kadar yesin, yürüyeceği kadar yürüsün…

Sağlıklı günler dilerim.