Columbia, Imperial College London, UC Davis ve Hong Kong Üniversitesi’ndeki bilim insanları tarafından bir çalışma yapıldı. Ve bu çalışma da, 10-23 Ocak tarihleri arasında ki 375 tane Çin raporlarını bildiren vakalara dayanarak virüsün uzanımsal yayılımını simüle etmek için bir bilgisayar modeli kullandılar.
Model nihayetinde virüsün Ocak ayında Çin genelinde toplam yayılmasının sadece teyit edilen vakaların muhasebeleştirilmesiyle açıklanamayacağını gösterdi. Aslında, model, bu süre zarfında enfeksiyonların yüzde 86’sının belgesiz olduğunu gösteriyor. Yeni çalışma hakkında Columbia Üniversitesi Mailman Okulu’ndan ve yazarlarından Jeffrey Shaman, ”Çin’deki COVID -19 vakalarının patlaması büyük ölçüde hafif, sınırlı veya hiç belirti göstermeyen bireyler tarafından yönlendirildi.” diyor.
“Yayılmalarına ve sayılarına bağlı olarak, tespit edilemeyen vakalar, popülasyonun aksi halde gerçekleşenden çok daha büyük bir bölümünü virüse maruz bırakabilir. Çin’de Covid-19 için bu tespit edilmemiş enfekte bireylerin çok sayıda ve bulaşıcı olduğunu görüyoruz . Bu gizli yayınlar, bu salgının devam etmesi için büyük bir meydan okuma sunmaya devam edecektir.”
İkincil bir simülasyon
Çalışma, bu belgelenmemiş vakaların, doğrulanmış vakalar kadar bulaşıcı olmadığını ortaya koydu. Bununla birlikte, çalışma bu daha hafif belgesiz vakaların, daha sonraki belgelenen vakaların yüzde 79’una neden olmasından sorumlu olduğunu bildirmiştir.
Çin’in sıkı kontrol önlemlerinin uygulanmasını takiben 24 Ocak’tan 8 Şubat’a kadar olan enfeksiyonları izleyen ikincil bir simülasyon, belgesiz vakalarda önemli bir azalma gösterdi. Bu, tüm toplum genelinde sosyal mesafenin ve geniş kapsamlı testlerin önemini doğrulamaktadır.
“Salgına karşı farkındalığın artması, kişisel koruma önlemlerin daha fazla alınması ve seyahat kısıtlaması yapılması, enfeksiyonun genel gücünün azaltılmasına yardımcı oldu ancak bu azalmanın virüs yayılımını tamamen engellemek için yeterli olup olmayacağı belirsiz ”dedi Shaman.
Bu, büyük miktarda COVID-19 vakasının tespit edilmemiş olduğunu gösteren ilk çalışma değildir. Şubat ayındaki bir Imperial College London çalışması, dünya çapındaki tüm vakaların üçte ikisinin tespit edilmemiş olabileceğini öngörüyor. Ve bu, çok sayıda insanın COVID-19′ a yakalanabileceğini ve sadece hafif, hatta algılanamayan semptomlar ile bu hastalığı geçirebileceğini ima etse de, virüsün yayılmasını kontrol ve takip etmeyi inanılmaz derecede zorlaştırıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün en son medya toplantısında, DSÖ Genel Müdürü Tedros Adhanom Ghebreyesus, şu anda en önemli iki şeyi, her bireyin sosyal mesafeyi uygulaması için ve ülkelerin testleri mümkün olduğunca genişletmeleri için yinelemektedir. Ve bu toplantıda Genel Müdür Tedros kilit mesajını iki kez vurguladı : ”Test,test,test!”
Genel Müdür, ” … enfeksiyonları önlemenin ve hayat kurtarmanın en etkili yolu, COVID-19 iletiminin zincirlerini kırmaktır ” dedi. “Bunu yapmak için testleri yapmak ve izole olmak zorundasınız . Gözleriniz bağlı bir şekilde ateşle savaşamazsınız. Ve kimin enfekte olduğunu bilmiyorsak bu salgını durduramayız.” Dünya Sağlık Örgütü şu anda, belirtiler göstermese bile teyit edilen vakalarla yakın temas halinde olanların test edilmesini önermektedir.
Yeni çalışma Science dergisinde yayınlandı.
Kaynak: beyinsizler.net