Bu işin kitabını yazmış, övünür. Ama bir de bakmışsın babası kardeşinin miras hakkını yemiş. Önce halanın haklarını dile getirsen, baban verse…

Üç günlük dünya işte.

Madem ki, Müslümansın o zaman adil olmak lazım.

Adam var; faiz, tefecilik aklına ne gelirse yapmış sonra Hacca gitmiş, şeytan taşlamış. İyi de ya içimizde ki şeytan, onu kim taşlayacak?

Gidin camiye adam hangi sureleri okumuş ve onların ne anlama geldiğini biliyor mu? Öyle adamlar var ki: Maksim Gorki’nin Ana’sından tut da, Jack London’ın Demir Ökçe’sine kadar okumuş ama rekatlarda okuduğu surelerin anlamlarını okumamış…

Ve biz, adımız Müslüman.

Örnekleri o kadar çoğaltmak mümkün ki. Ancak insanlar artık okumuyor, o yüzden uzatmanın anlamı yok.

Halife Harun Reşit, Behlül Dane’ye der ki:

“Bu akşam namazında camiye git, namaz kılmaya gelen Müslümanları iftar yemeğine getir.”

Behlül Dane, yanında 3 – 5 adamla çıkagelir.

Harun Reşit kızar, hiddetle der ki:

-Camiye gelen cemaat bu kadar mı?

Behlül Dane:

-Sen bana camiye gelenleri getir demedin. Camiye namaz kılmaya gelen Müslümanları getir, dedin.

O muhteşem bildiğimiz dönemlerde camiye gelenler içinde bile üç – beş ise, günümüzde: Faizciler, tefeciler, hırsızlar, hak yiyiciler, an kakıcılar, zavallı gariban insanları Pazar günü tatil demez, bayram demez, Korona Virüs var sokağa çıkma yasağı dinlemez, hak – hukuk bilmeyenler, miras kaçıranlar, onun bunun malında mülkünde gözü olanlar arasında, belki bulurum umudu ile aramanın anlamı, acaba?

Ha, tamam.

Ne diyor, adam?

İlle lazım, aranacaksa…

“Yaşayanlar” da “Yaşatanlar” da ara!..

Ben de arama…