Öğretmenlerimizin, tüm bunların üzerine bir de Adaylık Kaldırma Sınavı (AKS)’na tabi tutulması hem gereksiz hem de amaca hizmet etmeyen bir uygulamadır.

Dolayısıyla AKS ivedilikle kaldırılmalıdır.

Eğer ki, öğretmenlerimizin mesleki gelişimleri için gerekli görülen ilave katkılar var ise bu faaliyetler, aday memurluk süresinde verimli şekilde hizmete sunulmalıdır.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, genç öğretmenlerimizin bu haklı beklentisine kayıtsız kalmamalıdır. NÖBET ÜCRETİ MÜCADELESİNİ HATIRLADINIZ MI ?

Öğretmenlere verilen nöbet görevinin asli ve maaş karşılığı görev kabul edildiği günleri pek çok arkadaşımız hatırlayacaktır.

Türk Eğitim Sen’in alanlara çıkıp “ nöbet tutan tüm kamu çalışanları nöbet tuttukları için ücret alırken, sadece eğitim çalışanlarının bu görevi asli görev olarak yapıyor olması kabul edilemez” diyerek nöbet tutmama eylem kararı almıştı.

O dönem bir sendikaya üye oldukları için yönetici yapılmış, asil tendonu mesabsindeki okul yöneticileri tarafından bu eylem kararlılığımız kırılmaya çalışılmış ve bu sendikanın yöneticileri talimatlar vermişlerdi bu yöneticilere.

Yandaş sendikanın bir şube başkanı okul müdürleri vatsap grubundan nöbet eylemi ile ilgili “ceza verin” mesajı bile atmıştı.

Söz konusu yandaş sendikanın nöbete ücret ödenmesi ile ilgili hak mücadelesinde, çalışanların değil, idarenin yanında saf tutarak kazanımı engellemeye çalıştığını herkes görmüştü.

Mücadelemiz neticesinde nöbete ücret ödenmeye başlandı. Bu ücret nöbet başına 6 saat ek ders ücretine yükseltilene ve tutulan her bir nöbete ücret ödenene kadar mücadelemiz sürecektir.

Ancak çalışanların bu mücadeleyi ve bu mücadele verilirken kimin nerede durduğunu unutmaması gerekiyor.

Yoksa sarı sendikayı ve kazanım mücadelesinde, çalışanların karşısında saf tutan eylem kırıcılarını da sendika zannedebilirler…