Konuyla ilgilenenler hatırlayacaktır, daha önce de Kızılören çalıştayından sık sık söz ettim ve bu çalıştay 27 Eylül günü gerçekleşti. Bu çalıştaya çeşitli üniversitelerden katılım oldu. İstanbul Üniversitesi’nden, Kastamonu Üniversitesi’nden, Ankara Üniversitesi’nden, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinden, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nden, Bartın Üniversitesi’nden, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Kırıkkale Üniversitesi’nden ve Pamukkale Üniversitesi’nden akademisyenler konuşmacı olarak katıldı. Ayrıca Afyon Müze Müdürü, Denizli Gençlik Müdürü, bir emekli arkeolog ve ben konuşmacılar arasındaydık. Bu konuşmacıların toplam sayısı 19’du. Bu çalıştayda konuşmacıların sayıca çok olması yönünden rekor bir sayıya ulaşıldı. Ayrıca bu katılımcı akademisyenlerin ülkemizdeki çeşitli üniversitelerinden olması da konuya verilen önem bakımından ayrı bir kazanımdı. Böylece ülkenin çeşitli bölgelerindeki üniversitelerde konunun tanınırlığı sağlanmış oldu.

Sabah’10.00’ da alan gezisine çıkıldı. Bu geziye akademisyenler, çeşitli üniversitelerden hocalarıyla beraber gelen öğrenciler ve Kızılören’den yöreyi çok iyi bilen yöre insanları katıldı. İlgili alanlara güçlü araçlarla çıkıldı. Kimi katılımcılar yol uzun da olsa yürüdü. Ben de araçlarla çıkan bir başka gruptaydım. Oraya çıkan gruplarla dağın her iki yanındaki yamaçlarda yer alan ve insan eliyle yapılmış taş yığınlarını ve istihkâm olması muhtemel yerleri konuştuk, fikir alışverişinde bulunduk. Orada, yöreyle ilgili bana yöneltilen soruları cevapladım. Bu alan gezisi benim için de çok yararlı oldu. Çünkü yöreyi bilen Kızılörenliler, en uygun bir zamanda bana bu alanları gezdirmeyi önerdiler. Çünkü o çevrede savaşla ilgili olması muhtemel izler, kalıntılar hayli çoktu. Kimi uzak yerleri dürbünle de olsa izleme imkânımız oldu. Zaten Kızılören Belediyesi’nin ilgili birimi, yörenin topografyasını, yöre adlarını ve kale kalıntısı olan yerleri belirleyen renkli bir çizim hazırlamış. Bu çalışma ve yerel insanların yöreyle ilgi anlatımları bu inceleme gezisini daha anlamlı hale getirdi. Ayrıca Düzbel Geçidinin Çivril’e ait olan bölümüne geçildi ve oralarda incelemelerde bulunuldu. Daha sonra gelinen yoldan geri dönülüp geçit içinden ilçeye gidildi.

Alan gezisinde bende oluşan kanaat, inceleme gezisine katılan akademisyenlerin büyük çoğunluğunun Düzbel Geçidini ve özellikle Kızılören tarafındaki ilgili bölümleri ilk kez görmüş olduğu. Zaten bunu ifade eden katılımcılar da oldu. Bu nedenle savaş yeriyle ilgili kimi düşünceleri bu gördüklerinden etkilenmiş olmalı. Bu çalıştayın en önemli kazanımlarından birisi de, çeşitli üniversitelerden katılan akademisyenlerin Düzbel Geçidi’ndeki dağların her iki yanında uzanan istihkâmları da görmeleri oldu. Katılan bu akademisyenlerin birkaçı, Tarihsel yayınlardaki anlatılanların büyük bir bölümünün geçidin topografyasına uyduğunu sözlü olarak belirttiler. Ancak henüz yeterince değerlendirme fırsatı olmadığından, öğleden sonraki konuşmalarında bu geçit ile ilgili herhangi bir değerlendirme sonucu yer almadı. Yine Kızılören ilçesinde gelecek yıl hazırlanacak olan sempozyumda yer alması muhtemel konuşmaları bu yönde olacağı ihtimal dâhilindedir. Ancak kendi istek ve kararlarına, algılarına kalmış bir durumdur. Eleştirel bakış açısı sergilemeleri de doğaldır.

Öğleden sonra ilçe Halk Eğitimi salonunda çalıştayın sunum bölümüne geçildi ve konuşmacılar sırasıyla söz aldı. Program sonunda dilek ve temennilere geçildi. Plaket sunumu ile de sona erdi. Çalıştaya katılım ilk olmasına rağmen yeterli sayıdaydı. Çalıştayın çağrılı konukların arasında çevre il ve ilçelerden konuklar vardı. Çivril Belediye Başkanı Sayın Niyazi Vural da davetliler arasındaydı. TRT Antalya Radyo Müdür vekili, arkadaşım Mustafa Cansız da çalıştayın davetlisi olarak aramızdaydı. Afyonkarahisar’dan, Denizli’den ve Çivril’den basın mensupları da yapılan davete uyarak aramıza katıldılar. İlçemizden Genç Çivril gazetesi ekibinden Nihat Kaplan, Serap Sofulu ve Mehtap Kayaoğlu Kızılören Belediye Başkanlığı’nca kendilerine yapılan davete uyarak katıldılar. Ayrıca Yeşil Çivril gazetesinden Bülent Çakır da çalıştaya katılarak güç verenlerdendi. Özellikle Çivrilli basın mensubu arkadaşlara bu katılımlarından ötürü çok teşekkür ediyorum. Kızılören ilçesine de ses oldular.

Kızılören Çalıştayı’nda çok fazla konuşma imkânım olmadı. Herkese verilen süre sadece 7 dakika idi ve öyle olunca da sadece bu çalıştayın nasıl oluştuğundan ve benim katkılarımın neler olduğundan söz edebildim. Burada bu konuyu gerekçeleriyle yeniden kısaca özetlemek istiyorum. Myriokephalon Savaşı ve yeri konulu çalışmalarımı sürdürürken, Kızılören ilçesinin adının neredeyse hiç geçmediğini gördüm. Ama Düzbel Geçidi’nin coğrafi konumunu çok iyi biliyordum. Bu amaçla bu yanlışlığın giderilmesi için harekete geçtim ve Kızılören Belediye Başkanı Sayın Ali Eren’i telefonla aradım ve konuyla ilgili tarihi gerçeklerden söz ettim. Birkaç toplantıdan sonra çalıştayın gününü, neler yapılması gerektiğini kararlaştırdık ve sonuçta kısa süre içinde bu çalıştay gerçekleşti. Yani Myriokephalon Savaşı ve nerede gerçekleştiğiyle ilgili Kızılören ilçesinin önemini ben vurgulamış oldum. Bu sayede bu önemli savaşın gerçekleştiği yeri arama çalışmalarında yerini almasını sağladım. Ama Kızılören, Myriokephalon Savaşı’nın gerçekleştiği yer araştırmalarına yeni yer önererek katılmıyor. Tarihsel gerçeklerin kendisine tanıdığı hakla bu savaşa Çivril ilçesiyle beraber sahip çıkıyor ve var olan Düzbel Geçidi görüşüne taraftar oluyor. Çünkü Düzbel Geçidi yaklaşık 17 km uzunlukta. 9 km’lik bölümü Denizli sınırı içinde, yani Çivril’e ait. Diğer 8 km’lik bölümü de Afyonkarahisar ili sınırı içinde ve Kızılören ilçesine ait. Zaten bu coğrafi konumu bilmeyen, görmeyen yok. Ben bu çabamla tarihsel bir gerçeğin bilinmesini sağladım. Eğitimcilik, tarihçilik de bunu gerektirir. Bu çabayla tarihsel gerçekler rayına oturuyor. Bundan sonra Düzbel Geçidi için savaş yeri varsayımında bulunurken, -Çivril ilçesi ile Kızılören arasındaki Düzbel Geçidi’nde- tanımlamasının yapılması gerekiyor. Her ortamda yinelediğim gibi, doğru sonuçlara ulaşımı tarihsel gerçekler belirler. Değilse, herkesin yanlışa düşmesi olasıdır.